1996 senesinde kendi türündeki bir yetişkinden klonlanan ilk hayvan olan Dolly, İskoçya’daki Roslin Enstitüsü’nde doğdu. Bilim adamları, bir İskoç koyununun yumurta hücresinden DNA’yı nasıl çıkaracaklarını ve onu başka bir koyunun meme hücresinin DNA’sıyla nasıl birleştireceklerini bulduktan sonra klonlama işlemi gerçekleştirildi. Hücrenin kaynaşması ve kopyalanması için küçük bir elektrik şoku verdiler ve hücreleri başka bir koyunun rahmine yerleştirdiler. Sonraki senelerde klonlama üzerinde birçok çalışma yapıldı. Bu da akıllara şu soruyu getirdi: İnsan klonu yaratmak mümkün mü?
Koyun Dolly’nin 1996’da klonlanmasından çok daha önce bile bilim kurgu yazarları insan klonlama konusu üzerinde duruyordu. Zenginlerin organlarını değiştirebilmek adına kendi klonlarını yarattıkları dünyalar, insan klonlarından oluşan ordular veya klonları tarafından öldürülen insanlar birçok roman ve filmde yer almaktaydı.
Aslında bilim insanları, yaklaşık yedi yıldır insan embriyolarını klonlama yeteneğine sahip. Ama bilindiği kadarıyla hiç kimse tam bir insanı klonlamadı. Bilim adamlarını bu konuda geride tutan birkaç şey var. Klon fikrinin rahatsız edici olmasının sebeplerinden biri, hepimizin farklı ve eşit derecede değerli olduğumuza dair temel ahlaki anlayışı ihlal etmesidir. Bir diğer sebep ise aslında klonlamanın bir teknoloji harikası olmamasıdır. Klonlama; tehlikeli olabilir, çoğu zaman etkisiz olabilir ve en önemlisi bunu yapmak için yeterince iyi bir neden yoktur.
Klonlamaya dahil olan tanınmış bilim adamları, asla bir kişiyi tam olarak kopyalamak gibi bir niyetleri olmadığını ve bu fikre karşı herkes kadar ihtiyatlı olduklarını söylüyorlar. Şu anda başka amaçlara hizmet eden klonlama araştırmaları son on yıldır iki alana bölünmüş durumda. Bunlar; esas olarak çiftlik hayvanı yetiştiriciliğini iyileştirmek için yapılan üreme klonlaması ve hastalıkları tedavi etmek için kullanılabilecek hücreleri büyütmeyi amaçlayan terapötik (tedavi edici) klonlama.
Araştırmacılar, günümüzde dünya çapında sadece bir avuç laboratuvarın klonlamada çalıştığını ve diğer ilerlemelerin gelecekte klonlamanın daha az kullanılmasını sağlayacağını söylüyor. Hücre biyolojisi alanında çalışan Dr. Dietrich Egli konuyla ilgili: ‘’ İnsanlar bu heyecan verici, dünyayı değiştiren yeniliklere bayılıyor, ancak her zaman üstesinden gelinmesi o kadar kolay olmayan biyolojik engeller vardır.’’ diyor.
Sevdiğin Birini Klonlamak
Birçok biyolojik engele rağmen teknik olarak insan klonu yaratmak mümkün. Fakat bilim adamları ve araştırmacılar bu konuya oldukça temkinli yaklaşıyor. Londra’daki Francis Crick Enstitüsünde gelişim biyoloğu ve kök hücre bilimcisi olan Robin Lovell Badge konuyla ilgili: ‘’Kimse, insan klonlamak için gerçekten iyi bir neden önermedi. Kendinizi yeniden yaratmanın etik sorunlar içermeyen çok daha kolay bir yolu var. O da bebek sahibi olmak.‘’ diyor. Ayrıca: ‘’ Eğer ölmüş bir sevdiğinizi yeniden hayata getirmek için onu klonlamayı düşünüyorsanız bu işe yaramayacaktır. Hatta tam tersi etki yapabilir. Çünkü sonunda açıkça aynı kişi olmayan biriyle karşılaşırsanız travmatik etkiler görebilirsiniz.’’ ifadelerini kullanıyor.
Aslında Lovell Badge’ın burada vurgulamak istediği şey, hepimizin yaratılışımıza dahil olan genetik kodlardan daha fazlası oluşumuzdur. Annelerimiz bize gebe kaldıkları andan itibaren çevremiz tarafından şekilleniyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri tek yumurta ikizleridir. İkizlerin genellikle farklı görünümleri, ilgi alanları ve kişilikleri vardır ve bu farklılıklar yaşlandıkça daha da artar. Ayrıca bilim kurgu filmlerindeki gibi klonlama işlemi sonucu bir yetişkin değil, bir bebek dünyaya gelir.
Klon Bebek Eve Gerçek mi?
Clonaid isimli bir şirket 2002 senesinde ilk insan klonunu yarattıklarını duyurdu. Koyun Dolly’i klonlamak için kullanılana benzer bir teknik kullanılarak yaratılan Eve, sonrasında sezaryen ile dünyaya geldi. Şirket 2002’deki bu olay sonrasında yakında klon doğurmayı bekleyen dört anne daha olduğunu söyledi. Sonraki senenin ocak ayı sonlarında ise diğer dört bebeğin de dünyaya geldiği ve toplamda beş bebeğin de çok iyi olduğu söylendi. Fakat bu durumu doğrulayan hiçbir kanıt yoktu. Bu da şüpheleri iyice artırdı.
Şirket, Eve ve diğerleri üzerinde bağımsız bilim adamları tarafından genetik testler yapılmasına izin vereceğine dair söz verdikten sonra ABD ve Hollanda’da açılan davaların testleri imkansız hale getirdiğini söyledi. Şirketin iddiasına göre mahkemeler çocukları teşhis etmekle kalmayıp onları özel tesislere almak istiyordu. Clonaid’in bu kanıtsız iddiaları şirketin dolandırıcılığa karıştığına dair şüpheleri arttırdı. Ne yazık ki bu konuda senelerce hiçbir açıklama yapılmadı ve şirketin ya tamamen yalan söylediği ya da doğan insan klonu bebeklerin öldüğü varsayıldı.