Leonardo Da Vinci’nin Buluşları: Çağ Ötesi Mühendis

Leonardo Da Vinci Kimdir?

Leonardo Da Vinci’nin buluşları hakkında konuşmadan önce, ünlü sanatçıyı tanımalıyız. Da Vinci, bir Floransa noteri ve genç bir köylünün oğludur. 1452 yılında Toskana, Vinci’de doğmuştur. Ünlü sanatçının çocukluğu hakkında çok az şey bilinmektedir, ancak sanatsal yeteneği erken yaşta görülmüştür. 14 yaşındayken, zamanın tanınmış Floransa atölyelerinden birinde ressamlık ve heykeltıraşlık yapan Andrea del Verrocchio tarafından keşfedilmiştir.

1482 yılında, kendi başına bir sanatçı olan Da Vinci, yeni iş arayışı için Floransa’dan Milano’ya taşınmıştır. Orada, ünlü savaş icatlarının çoğunu tasarlayan Milan Dükü Ludovico Sforza için askeri mühendis olarak çalışmaya başlamıştır. Şehirde bulunduğu süre boyunca Da Vinci en ünlü eserlerinden biri olan Son Akşam Yemeği’ni yaratmıştır.

The Last Supper (1495-1498)
Mona Lisa (1503-1510)

Da Vinci, bir deftere; yeni buluşlarını, bilimsel ve anatomik gözlemlerini, heykel alanındaki çalışmalarını kaydederek 17 yıl geçirmiştir. Bu kaydettiği defter, Leonardo Da Vinci’nin buluşları hakkında gelecek nesil için çok yardımcı olacaktır. Ancak 1499 yılında, Fransız İstilası sonrası Sforza ile olan işini sona erdirdi ve Da Vinci, birkaç yıl boyunca İtalya’da çeşitli projeler üzerinde çalışarak seyahat etti. Bu projeler arasında 1503’te başladığına inanılan bir tablo olan Mona Lisa (1510) olduğu bilinmektedir.

Da Vinci son yıllarını Château du Clos Lucé’de Fransız kralı Birinci François’in istihdamında geçirdi. Ünlü sanatçı, 2 Mayıs 1519’da, 67 yaşında öldü.

Ölümünden sonra, Da Vinci’nin fikir ve gözlemlerle dolu yayınlanmamış eserleri ilk olarak ihmal edildi ve daha sonra dağıldı, birçok sayfa sonsuza dek kayboldu. Ancak 20. yüzyılda, bilim adamları ve restoratörler hangi metinlerin hayatta kaldığını bulmaya çalıştı ve kurtarılan sayfaları yorumlamaya başladı. Onlar sayesinde, dünyanın şimdiye kadar bildiği en sıradışı zihinlerden birinin aktivitesini takdir edebiliriz.

Leonardo Da Vinci’nin sorgulayan zihni ve cevaplar arayışı, bu fikirlerin yaygın olarak kabul edilmesinden ve uygulamaya konulmasından yüzyıllar önce mühendislik, bilim, anatomi ve endüstride çığır açan keşifler yapmasına sebep olmuştur. Bu keşifler günümüz teknolojisi için önemli bir kaynak olarak görülmektedir.

Leonardo Da Vinci’nin Buluşları

İnsan Anatomisi

Leonardo Da Vinci'nin Buluşları anatomi

Kariyeri boyunca Da Vinci anatomik çizimlerinde doğruluk için çabalamıştır. Bunların çoğu canlı deneklere dayanmaktadır. Da Vinci, 1489 yılında bir insan kafatası satın almıştır ve çalışmalarında denek olarak onu kullanmıştır.  

Bununla birlikte, Da Vinci’nin diseksiyonları Floransa’daki Santa Maria Nuova Hastanesi’nde gerçekleştirilmiştir.

Da Vinci, insan vücudunun işleyişini mühendisliğin mükemmel bir yansıması olarak algılamıştır. 1508 yılında hidrodinamik çalışmaları, aort kapağı ve kalbe kan akışı hakkında çalışmalar yapmıştır. Aort atar damarının işleyişini gözlemlemek için balmumundan figürler yaptı. Kan akışını izlemek için çim tohumları kullanarak akan su ile deneyler kaydetti. Bu deneyler sayesinde, bir kalbin açık kapakçık ağzının üçgen olduğunu ve kalbin dört bölmesi olduğunu gözlemledi.

Optik Çalışması

optik çalışması buluşu

Da Vinci’nin not defteri, önemli optik çalışmaları, gölge, ışık ve renkle ilgili teoriler dahil olmak üzere vizyon üzerine yazılar içermektedir. Da Vinci gözü, duyu organlarının en önemlisi olarak görmektedir. Gözü, “ruhun penceresi” olarak betimlemektedir. Günümüz teknolojisi sayesinde gözün nasıl çalıştığı bilinmektedir, ancak sanatçının zamanında görüş işi bir gizemdir. Ünlü sanatçı bu gizemi çözmek için gözü parçalamayı düşünmüştür. Ancak gözün parçalanması çok zordur. Kesildiğinde, çöker ve lens daha küresel bir şekle bürünür.

Da Vinci,  bunları bilmeden göz lenslerini kesti, gözün yapısını bozarak göz örneklerini kaynattı. Yakın muayeneden sonra, gözün iki eş merkezli küre içeren geometrik bir gövde olduğu sonucuna vardı: dış “albuginöz küre” ve iç “vitreus” veya “kristal küre”. Gözün arkasında, tüm duyusal bilgilerin harmanlandığı, görüntülerin beyindeki imprensivaya gönderildiği, optik sinire açılan bir kapı olduğu gözlemlendi.

Leonardo Da Vinci’nin göz çalışmaları hakkındaki gözlemleri, 17. yüzyılda insan retinası, dışbükey ve içbükey merceklerin iç yapısı, ışık ve astronominin diğer özellikleri hakkında Johannes Kepler’in temel çalışmalarından önce geldi. Bir asır sonra Kepler gibi, Da Vinci de gök cisimlerini gözlemlemekten elde ettiği bulgular sayesinde büyülenmişti. “Ay kendi içinde aydınlık değil. Güneş olmadan parlamaz. ” cümlesini notlarına yazmıştır. Notlarında, ayın büyütüldüğünü görmek için gözlük inşa etmesi için kendisine bir hatırlatma içerir. Da Vinci teleskopunu asla inşa etmese de teleskop fikrini düşünmüştür.

Uçuş Araçları

Da Vinci, uçuş kavramından büyülenen bir mühendistir. Kuşların nasıl uçtuğunu tam olarak anlayabilseydi, bu bilgiyi insanın gökyüzüne gitmesine izin veren bir makine inşa edebilmek amacıyla kullanabilirdi. Kendisi insan vücudunun potansiyelini doğal uçuş ile birleştirmeye çalışmıştır.

Notlarında Da Vinci, tasarladığı uçuş makinelerini “büyük kuş” olarak tasvir etmektedir. Bu betimlemeden yola çıkarak, uçurtmaları ve diğer kuşları model olarak belirlediği anlaşılmaktadır. İnsanlı uçuş fikrini 1478 gibi erken bir zamanda uygulama girişimlerinde bulunmuştur ve kuşların uçuşu ile ilgili birçok çalışma yapmıştır. Kuş uçuşu mekanizmasını ayrıntılı olarak araştırmıştır. Bu araştırmalar doğrultusunda uçuş aracı olarak sınıflandırılan birçok makine icat etmiştir.

Paraşüt

Leonardo da vinci paraşütü
leonarda da vinci paraşüt buluşu çizimi

Özgün tasarım Da Vinci tarafından 1483 yılında bir not defterine çizilmiştir. Ekteki not şöyledir: “Eğer bir erkeğe her iki tarafta 12 metre uzunluğunda ve 12 metre yüksekliğinde sakızlı keten kumaş sağlanıyorsa, herhangi bir yükseklikten yaralanma olmadan yere inebilir. ”

Bununla birlikte, 2000 yılında İngiliz Skydiver Adrian Nicholas, Da Vinci’nin çizimlerine göre inşa edilmiş bir paraşütle atlayarak ünlü sanatçının taslağının çalıştığını kanıtladı. Böylece Leonardo Da Vinci’nin buluşlarının çağ ötesi olduğunu anlamaktayız.

Hava Vidası

Leonardo, Arşimet vidası kullanarak bir su kaldırma cihazı için 1481 yılı civarında ayrıntılı çizimler çizmiştir. Vidanın hareketli sıvılardaki etkisini ve havanın hafif bir akışkan olarak davrandığını bilerek, 1489’da bugün bir helikopter gibi çalışmak üzere tasarlanmış bir makine olarak tanımlayabileceğimiz şeyi sunmuştur. Da Vinci, Arşimet vidası prensibini dikey yönde kullanarak hava vidasını geliştirmiştir. Bu, yaklaşık dört metre çapında sarmal şeklinde bir rotordur. Rotor, makinenin dönen kısmına verilen isimdir. Vidanın, tellerle desteklenen keten örtüsünü sarmalayan bir sazlık çerçevesi ile yapılması gerektiğini önermiştir. Notlarında, makinenin havayı delen bir vida gibi çalışacağını ve döndüğünde kaldırmaya neden olacağını açıklıyor.

Ornithopter

Leonardo Da Vinci'nin Buluşları ve ornitopher çizimi

Ornithopter, kanat çırparak uçan hava taşıtlarına verilen isimdir. İlhamı kanatlarından anlaşılacağı üzere kuşlardır. Günümüzde Assassin’s Creed oyunundan da bilinen bu buluş Da Vinci kaynaklıdır.

Da Vinci,  ‘Ornithopter’ olarak bilinen uçan makine ilhamını yarasalardan ve kuşlardan aldı. Da Vinci, pilotun merkezde uzandığı bir makineyi tasarladı ve makineyi hareket ettirmek için bir çubuk ve kasnak sistemine bağlı bir krank pedal çevirdi. Havayla buluştuktan sonra, kanatlar tıpkı bir kuş gibi kanatlanmak üzere tasarlandı. Ne yazık ki, aparatı uçuşa sokmak için gerekli araçlar o zaman mevcut değildi ve makinenin uçuş günleri pek parlak olmadı.

İnsansı Robot

Leonardo da vinci insansı robot buluşu

Leonardo’nun insan anatomisi çalışmaları, tarihte bilinen ilk insansı robotlardan birinin tasarımına yol açmıştır. Da Vinci Milano’da bir yarışma için dişli, tekerlek ve kablo dolu robotu tasarlamıştır. Alman-İtalyan Orta Çağ zırhıyla kaplı robotun, 1495 yılı civarında yapıldığı ve Milano Dükü’nün ev sahipliğinde bir kutlamada sunulduğuna inanılıyor.

Da Vinci’nin bazılarına hiç ulaşılmayan çizimlerine göre, robotik şövalye ayakta durabilir, oturabilir, vizörünü kaldırabilir, ağzını açıp kapatabilir ve bağımsız olarak kollarını manevra yapabilmektedir. Tüm robotik sistem bir dizi makara, kablo, iç dişliler ve el kranklarıyla çalıştırılmıştır.

Da Vinci’nin robot şövalyelerinden birini hayata geçirme niyetinde olan Minnesota merkezli Mark Rosheim, Da Vinci’nin notları üzerine çalışmalar yaparak beş yıl geçirdi. Bu çalışmalar sonucunda fütüristik vizyonunu yeniden yarattı. 2002 yılında tamamlanan son ürün, yürümeyi ve el sallamayı başardı. Rosheim, bunu NASA için robotik tasarımlarına ilham kaynağı olarak kullandı. Günümüzde her alanda kullanılan teknolojik robotların ilham kaynağının Da Vinci’nin çizimleri olduğuna inanılıyor.

Teknoloji'den geri kalmamak için e-posta listemize abone olun!

Çevreci ve yenilikçi bir mühendis öğrencisi

“Leonardo Da Vinci’nin Buluşları: Çağ Ötesi Mühendis” üzerine bir yorum

  1. Konusu ne olursa olsun Ceren gibi araştırmacı- yazar genç arkadaşlarımızın her zaman desteklenmesi gerekir.Bu bağlamda Teknoloji org.’a teşekkür ederim.Sayın Ceren Elif YILMAZ umarım senin gibi genç arkadaşlara ilham olursun.Hayatta başarılar dilerim

Yorumlar kapalı.