Vannevar Bush, 20. yüzyılın en parlak ve en başarılı insanlarından biri oldu. Gerçek bir savaş, onu, bilim dünyasındaki en güçlü kişi yaptı. Fakat süregelen Soğuk Savaş ise bu gücü ondan aldı. Bush, bir mühendisin, bir matematikçinin, mucidin ve bir bilim insanının tüm yeteneklerini, başarılı bir askeri liderin ya da şirket başkanının organizasyon yetenekleriyle bir araya getirdi.
1931’de MIT’de profesörken, 18 değişkene kadar diferansiyel denklemleri güvenilir bir şekilde çözebilen ilk analog bilgisayarı yarattı. Makine, büyük bir odayı dolduran elektrikli ve mekanik bileşenler; motor, şaft, dişlilerden oluşuyordu. O sırada General Electric Company’de olan, ilk ve en uzun süredir çalışan tek kadın elektrik mühendisi olan ‘Edith Clarke’, bu makineyi elektrik güç sistemlerini analiz etmek için kullandı.
Amerika Birleşik Devletleri Ordusu, Bush’un çalışmalarını fark etti. İlk makinesi, top mermilerinin yolunu izlemek için kullanıldı. Daha sonra donanma geldi ve Bush’tan Japon subaylar ve diplomatlar tarafından gönderilen kodlanmış radyo ve telgraf mesajlarını kırmak için bir makine yapmasını istedi.
İçindekiler
Vannevar Bush Kimdir?
Vannevar Bush 1890’da Mass, Washington eyaletine bağlı Snohomish ilçesinin merkezi Everett şehrinde doğdu. Lisans derecesini Tufts’tan ve mühendislik doktorasını 1916’da MIT ve Harvard’dan aldı. 1919’da MIT’de güç iletimi alanında doçent olarak çalıştı. 1932’de Mühendislik Okulu’nun dekanı oldu.
Bush, oldukça yaratıcı bir zekaya sahipti. En önemli yeniliği, dijital bilgisayara giden yolu açan oda boyutunda analog bir hesaplama cihazı oldu. Bir MIT profesörü olarak, bilgi teknolojisinin öncüsü Claude Shannon’a ve Silikon Vadisi’nin bir teknoloji merkezi olmasını sağlayan Frederick Terman’a öncü oldu.
Bush 1938’de Washington Carnegie Enstitüsü’nün başına geçti. Bu sebeple MIT’den de ayrıldı. Kısa süre sonra Amerika Birleşik Devletleri’nin bilimsel araştırmalarını geliştirmek amacıyla Başkan Roosevelt’le bir araya geldi. OSRD aracılığıyla, Amerikan ordusu akademinin entelektüel gücünden yararlanırken, sayesinde üniversiteler -özellikle de MIT- devlet fonlarından büyük yarar sağladı.
Radarların geliştirilmesi ve atom bombasının tamamlanması, yıllarca süren bürokratik bir mücadele de gerektirdi. Başarılı olmak için Bush, Roosevelt ve Harry Truman ile da iyi geçinmek zorundaydı. Bir keresinde Truman, “Bush, bence sen politikacı olmalısın!” dedi. Bush’un yanıtı tarihe geçti: “Sayın Truman, beş-altı yıldır bu kasabada ne halt ettiğimi sanıyorsunuz?”
Bush bir makalesinde, “Bilim için ulusal bir politikamız olmalı. Şimdi maalesef yok.” yazmıştı. Bilimin gelecek için umudun çoğunu sağladığını anlattı. Bush’un önerisi sayesinde, 1950’de Truman yönetiminde Ulusal Bilim Vakfı (NSF) kuruldu. Ancak Bush, OSRD’den oldukça farklı olan bu kurumun yönetimine seçilmedi.
Bush, OSRD’yi centilmence işleyen bir bilim kurulu olarak yönetti. Burada araştırmacıların bilimsel kurumu yakından tanıyarak başarılı kararlar almasını sağladı. Buna karşılık NSF, çok farklı bir şekilde işledi. NSF, kongre denetimine tabiydi ve birtakım resmi olmayan incelemelerle hibeler verdi.
Bush’un kısaca hayatı, kimlerle ve nerede çalıştığı, ne gibi araştırmalar yaptığı bilgiler bu şekildeydi. Şimdi onu kendi döneminde dünyanın en ünlü bilim insanı haline getirecek ve aynı şekilde bunu elinden alacak olan hikayeye başlayalım:
Ülkenin En Etkili Bilim İnsanı: Vannevar Bush
Vannevar Bush, Amerikan tarihinde benzersiz bir şahsiyet oldu. Savaş zamanı ihtiyaç anında ülkesine benzersiz yardımları oldu. Ülkesinin bilimsel kuruluşunu dönüştürdü.
1930’ların sonlarında Avrupa’da gerilim yükseliyordu. Bush, karşıt grupların kaynaklarını öğrenmeye yönelik bir araştırma organizasyonu planlamaya başladı. Bunun için akademi, ordu ve endüstri ile ilgili deneyimlerini kullandı. Çünkü Bush, Amerika Birleşik Devletleri’nin eninde sonunda Avrupa’nın sorunlarına sürükleneceğini öngörmüştü.
Daha iyi ve daha hızlı silahlar istedi. 1940’ta Haziran ayında, Almanlar Fransa’yı işgal etti. Bunun üzerine Bush, Başkan Franklin Roosevelt’le görüşmek istedi. Bush’un biyografisini yazan Pascal Zachary’ye göre, Roosevelt’e ülkenin tüm askeri araştırmalarını koordine etmek için hazırladığı bir kağıt verdi. Yaklaşık on dakika içinde Roosevelt bu planı onayladı.
Bu görüşmenin sonunda, tüm okullar, üniversiteler ve sanayi ile birlikte çalışacak olacak olan “Ulusal Savunma Araştırma Komitesi” kuruldu. Bu kurum kısa bir süre sonra da Bush’un yönettiği Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi’ne (OSRD) eklendi. Bush tüm bunlarla birlikte ülkenin en etkili bilim insanı oldu.
1940’ın Ağustos ayında İngiliz bilim insanları, mikrodalga seviyesinde çalışan güçlü bir radar vericisini Amerika Birleşik Devletleri’ne getirdi. Çünkü İngiltere’nin bu savaş ortasında, icadı geliştirecek kaynağı ve zamanı yoktu. Bu yüzden bu icadı Amerika’ya vermek etmek zorunda kaldılar.
Bu icat Bush’u çok etkilemişti. Tüm yetkisini, radar araştırmalarına ayrılmış bir laboratuvar kurmak için kullandı. Bush’un öngörüsü yine haklı çıktı. Laboratuvar sonuçları ve çalışmalar sayesinde İngiltere, Almanya ablukasından kurtuldu. Gelişmiş radarlar sayesinde Atlantik’te Alman denizaltıları teker teker avlandı.
“Savaşı Kazanabilecek Adamla Tanışın!”
1942 yılının Ocak ayında Amerika Birleşik Devletleri’nin 2. Dünya Savaşı’na girmesinden tam bir ay sonra, Japonya Pasifik’e yeni saldırılar başlattı. O sırada Alman denizaltıları da Atlantik’e saldırmaya başladı. Böyle bir manzarada gazete ve dergiler, savaşı sonlandırabilecek çok önemli bir kişi hakkında yazılar yazdı. Ünlü Colliler’s Dergisinde Vannevar Bush için: “SAVAŞI KAZANABİLECEK ADAMLA TANIŞIN” yazıyordu.
Bu adam; mühendis, mucit, MIT Mühendislik Okulu’nun dekan ve profesörü, Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi’nin başkanı Vannevar Bush’tu. Bush, Amerika’nın savaş zamanı bilimsel araştırmalarının neredeyse tamamını denetledi (Bazı kaynaklar onun için, “ilk başkanlık bilim danışmanı” olarak bahsediyor).
Yine de hiç bir tanım Bush’un başarılarını anlatmaya yetmez. Bush’un gelişimine ve tanıtılmasına yardımcı olduğu teknolojilerle Amerika kritik bir askeri avantaj sağladı. Bush, radarın gelişimini ve ilk atom bombalarının üretilmesini sağladı. 1940’ta bilim araştırma ajansının kurulmasını sağlayarak aslında Amerika’nın askeri araştırmaların öneminin anlaşılmasına neden oldu.
Savaşın sonunda bir rapor yayımladı: “Science: The Endless Frontier” Amerika’nın geleceği için bir yol haritası oldu. Burada teknoloji ile ilerleme sağlamak için akademik araştırmalara uzun vadeli devlet desteğini savundu.
“Bilim ve teknolojinin gelişmesinde hiçbir Amerikalı, Vannevar Bush kadar etkili olmamıştır.”
Eski MIT Başkanı Wiesner
Atom Bombası Projesi
Savaşın sonuna doğru Bush’un Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi’nin binlerce araştırmacısı ve çalışanına harcamak için neredeyse haftada 3 milyon dolarlık bir bütçesi vardı. Çalışmalar neredeyse her şeyi içeriyordu. İlaçlardan en iyi patlayıcılara, silahlardan kan depolama yöntemlerine kadar her şeyi düşünüp araştırıyorlardı.
Böylece 1944’te Vannevar Bush artık Time’ın kapağında yer alacak kadar çalışmalarıyla ünlü biri olmuştu. Time Dergisi, 1944’teki bir haberinde onun için, “FİZİĞİN GENEL MÜDÜRÜ” şeklinde yazdı. Çünkü, savaşın kazanılmasında bilim insanlarının laboratuvardaki gizli ya da gizli olmayan çalışmalarının önemli bir rol aldığını herkes biliyordu. Bu laboratuvarda olanlar savaşı kazanmaya yetecekti. Ancak savaşı kazandıracak olan şey Bush’un en büyük sırrıydı.
1940’ta Bush, Oppenheimer tarafından geliştirilen atom bombası fikrini, nasıl yapılacağını ve kontrolünü nasıl sağlayacağını bilmediği için reddetmişti. Ancak yönetici olmayı ve bu statüde kalmayı hedefleyen Bush, yapılacak her işin onun kontrolünde olmasını istedi. Bunun için atom bombasını da kendi yetkisi altında yapılmasını planladı.
1941’de atom bombası fikrine ve risklerine ikna olmuştu. Tüm korku ve umuduyla tekrar Başkan Roosevelt’e gitti. Roosevelt’ten yine yeterli kaynak teminatını aldı.
Bomba Japonya’ya atılmadan önce Bush, nükleer silahlanmanın tehlikelerini öngördü. Bir ülkenin yapabildiğini, diğer ülke de nihayetinde yapabilirdi. Böyle bir tehdidi önlemek için, dünyanın her yerinde nükleer tesisleri denetleme gücüne sahip olacak uluslararası bir organizasyon için çabaladı.
Roosevelt ve Amerikan ordusu bir savaşı kazanmayı ve sonlandırmayı düşünüyordu. Bush ise, sadece -kendisinin de yarattığı- nükleer bir dünyada barışı nasıl koruyacağını düşünmeye başladı. Roosevelt’e bu düşünceleri, fikirleri, endişeleri ve korkuları hakkında bir not yazdı. Ancak ilk defa bu nota bir karşılık alamadı.
Bilimsel Araştırma ve Geliştirme Ofisi’nin Çöküşü
Savaş sonrasında da Bush’un tüm düşünceleri ve öngörüleri gerçek oldu. Devlet artık bilime önemli bir fon sağlayıcı olmaktan çıktı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra devletin, bilim insanlarını istihdam etmek için hiçbir nedeni kalmadı.
Yaşanacakları önceden tahmin eden Bush, “Bilim: Sonuz Sınır” şeklinde bir makale kaleme aldı. Bilimi ve özellikle araştırmayı ülkenin refahı, geleceği ve güvenliğine bağlan bu yazı günümüze kadar bilim politikasına yön verdi. Ayrıca o dönemde sonar geliştirmeden de sorumluydu. Raytheon silah şirketinin kuruluşunda da yer aldı.
Fakat Bush makaleler yazsa bile gücü savaştan sonra neredeyse yok oldu. Bilim insanları kendilerini savaş araştırmaları ve icatlarına adamışlardı. Ama şimdi OSRD’nin çöküşüyle birlikte kendi kurumlarına ve araştırmalarına dönmek zorunda kaldılar.
Vannevar Bush: Analog Bir Adam
Vannevar Bush, Başkan Harry Truman ile asla verimli bir ilişki geliştiremedi. Yeni Soğuk Savaş politikaları ona çok uzaktı ve pek uyum sağlayamadı. Bush’un teknoloji ve devleti bir uzmanlık teknokrasisi oluşturmak için bir arada tutma planları yok oldu. Ve son darbeyi Bush’un hidrojen bombasının inşasına karşı çıkması vurdu. Bununla birlikte kalan gücünü de tamamen eritti.
Bush, giderek bilim ve teknolojide daha önemli olmayan yöne kaydı. Dijital hesaplamalar onu aştı. O sonuna kadar analog biriydi; dijital teknolojinin olanaklarını ve gelişimini küçümsedi. Ancak dünyaya önemli bir katkı sağladı.
İlk analog bilgisayar: bilgiyi depolayabilen ve birbirine bağlayan, böylece belleğe yapay bir yardımcı olarak çalışan bir makine. Bu fikir daha sonra diğerlerine dijital biçimde bir versiyon yapmaları için ilham oldu.
Bush’un Ölümü ve Bıraktığı Miras
Vannevar Bush’un bıraktığı miras günümüzde hala birçok şekilde yaşıyor. Bilgi işlemin büyümesi, bilgi işleme ve depolama konusundaki fikirleri sayesinde oldu. Bilgi depolama konsepti “memex”, insanların kitaplarını, kayıt altına almak istediği her şeyi; iletişimlerini sakladığı bir mikrofilm tabanlı cihazdı. Memex’i bireysel kullanım için gelecekteki bir cihaz olarak tanımladı. Bu hafızanın “genişlemiş bir tamamlayıcısı” oldu.
Bush, memex yani artırılmış belleğin potansiyeli hakkında tüm düşüncelerini “As We May Think” yazısında ele aldı. Bu yazı ilk olarak The Atlantic’te yayımlandı. Ardından Life Dergisi de bir memex makinesinin illüstrasyonun eşlik ettiği daha kısa olarak bu metni servis etti.
Bilgisayar öncüleri, memex’i, günümüzde dijital bilgilerin nasıl ilişkilendirildiğini önceden haber veren bir ilham olarak anlatıyor. Sonuçta, Amerika Birleşik Devletleri’nin bilimsel tabanını acil bir savaş durumunda -yani en ihtiyaç duyulduğu zamanda- en iyi şekilde dönüştürdü. Fakat bu durum Bush’un tüm bilgi ve becerilerini teknoloji, bilim ve politik anlamda aldı.
Bush, savaştan sonra, Carnegie Enstitüsüne döndü. Ardından MIT Corporation’ın onursal başkanı olarak görev yaptı. 1974 yılında hayatını kaybetti.