(Teknoloji Hayvan Deneylerini Bitirebilir mi? başlıklı bu yazımızda okuyucularımızı rahatsız etmemek adına hayvan deneylerinden gerçek resimler kullanılmamıştır.)
Hayvan deneyleri uzun yıllardır laboratuvar araştırmalarının temelini oluşturmakta. Peki gelişen teknoloji hayvan deneylerini bitirebilir mi? Oldukça tartışmalı bir konu olan hayvan deneyleri; kozmetik ürünlerinin etkilerini gözlemlemek, farmakolojik araştırmalarda güvenlik testi yapmak ve biyomedikal araştırmalarda deneyler yapmak için sıklıkla kullanılıyor.
Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl 25 milyondan fazla hayvan, deney ve testler için kullanılıyor. Bu hayvanların %60’ını kemirgenler oluşturuyor. Deneye ve teste tabi tutulan hayvanlar ise ne yazık ki sonrasında ötenazi ediliyorlar. İnsanların, hayvan deneylerine karşı tavır almasının etik ve bilimsel açıdan birçok sebebi bulunuyor. Bilim adamları da hayvanlar üzerinde yapılan deney ve testleri geçersiz kılacak yeni teknolojiler geliştirmeye çalışıyorlar.
İçindekiler
Hayvan Deneylerinin Tarihi
Hayvan deneylerinin kaydedilen ilk örnekleri, MÖ 2. ve 4. yüzyıllarda antik Yunanistan’a dayanmaktadır. Hatta Aristoteles’in bile canlı hayvanlarda deneyler yaptığı biliniyor. Yüzyıllar geçtikçe de hayvanlar üzerinde yapılan deney ve testler bilimsel araştırmanın önemli bir parçası haline geldi.
Örneğin 1970’lerde armadillolara cüzzam bulaştırıldı ve onlar üzerinde çalışarak aşılar üretildi. Hayvan deneylerinin uzun uygulama geçmişine rağmen bu deneylere muhalefet oluşması çok yeni bir durum değil. 17. yüzyıldan itibaren birçok bilim insanı hayvanlar üzerinde yapılan deneylerden elde edilen sonuçların verilen acıya değip değmeyeceğini sorgulamakta. Yine de buna rağmen hayvan deneylerini düzenlemek için hazırlanan ilk yasalar 19. yüzyılın sonlarına kadar çıkarılmadı.
Hayvan Deneylerine Ülkelerin Bakış Açısı
Kozmetik endüstrisi, hayvan testleri söz konusu olduğunda en büyük suçlulardan biridir. Kozmetik ürünlerinin test edilmesinde hayvanların kullanımını sınırlayan yasa ve düzenlemelerin dünya çapında artmasına rağmen birçok şirket ürünlerini bu kuralların gevşek olduğu ülkelerde geliştirmeye devam ediyor. Örneğin Çin, kozmetik ürünleri için hayvan deneylerini zorunlu kılıyor.
Şimdiye kadar Avrupa Birliği, Hindistan, İsrail, Norveç ve bazı diğer ülkelerde kozmetik için hayvan testlerinin yapılması resmi olarak yasaklandı. Diğer birçok ülke ise ağırlıklı olarak kozmetik endüstrisini hedefleyen yasaklama ve test düzenlemelerine odaklanarak bu davaları takip etmekte.
Yeni Teknolojiler Sayesinde Hayvan Deneylerini Bitirmek
Etik kaygıların yanı sıra, insan ve hayvan fizyolojileri arasındaki büyük farklılıklar nedeniyle hayvan testlerinin sonuçlarının doğrudan insanlara uygulanamayabileceği yönünde de birçok kayıt bulunuyor. Son yıllarda piyasada 3D deri modellemeden, hayvan toksisitesini tahmin eden bilgisayar modellerine kadar birçok yenilikçi yöntem ortaya çıktı. Hayvan testlerinden daha ucuz ve daha hızlı olan bu yöntemler ayrıca daha insancıl ve daha doğru sonuçlar vermekte. Araştırmacılar geliştirdikleri yöntemlerle hayvan deneylerinin bir gün geçmişte kalacağını umuyorlar.
Üzerinde Deney Yapılabilecek Yapay Deriler
2013 senesinde Avrupa Birliği, AB sınırları içerisinde üretilen ve satılan tüm kozmetik ürünleri için hayvan testleri yapılmasını yasakladı. Sonraki yıllarda, bazı başka ülkeler de benzer yasaklar getirerek alternatif yollar aramaya başladı. Hem etik sorunlar hem de hayvan derisinin insan derisinden farklı olması laboratuvarda deri modelleri geliştirilmesini hızlandırdı.
Fibroblast ve keratinositlerden yapılmış 3 boyutlu deri modellerinin geliştirilmesi 2-3 haftayı buluyor fakat sonrasında üzerinde kozmetik ürün denenip testler uygulanabiliyor. Bu 3D cilt modelleri, gerçek insan cildiyle karşılaştırılabilir bir yapıya sahip olup daha doğru sonuçlar vermekte. Bu da kozmetiklerin hayvanlar üzerinde test edilmesi ihtiyacını azaltırken doku benzeri yapılardaki hücresel etkileşimlere ilişkin temel bilgiler veriyor.
İnsan Organlarının İşleyişini Taklit Eden Çip Organlar
Teknoloji hayvan deneylerini bitirebilir mi? sorusuna en umut verici cevaplardan biri, canlı insan hücreleri ve dokularıyla kaplı mikroçiplerdir. Bu; kalp, akciğerler, karaciğer, böbrek gibi gerçek insan organlarının mekanik ve moleküler özelliklerini taklit etmelerine olanak tanır. İnsan organlarının minyatür versiyonları; hastalık araştırmalarında, ilaç ve toksisite testlerinde hayvanların yerine kullanılabilir. Burada önemli olan noktalardan biri ise hastalıkları ve ilaç tepkilerini kopyalamada çip organların hayvan deneylerine göre daha doğru sonuçlar vermeleridir. Araştırmacıların nihai hedefi ise organdan ziyade tüm insan vücudunu taklit edebilecek bir organizma geliştirmek.
Bilgisayar Modellemesi ile İnsan Tepkilerini Taklit Etmek
Son yıllarda araştırmacılar belirli kimyasalların insan vücudu üzerindeki etkilerini yüksek bir doğrulukta tahmin edebilen bilgisayar modelleri geliştirmek için çalışıyorlar. Belirli bir maddenin hayvanlar üzerindeki toksisitesinin test edilmesi hem etik olarak doğru değil hem pahalı hem de zaman alıcıdır. Buna alternatif olarak CAAT’daki araştırmacılar kimyasal toksisite ile ilgili mevcut verileri işlemek için yapay zeka kullanan bilgisayar programları geliştirdiler.
Araştırmacılar öncelikle 10.000’den fazla endüstriyel kimyasal üzerinde 800.000 toksikolojik çalışmadan oluşan kapsamlı bir veritabanı oluşturdu. Bu veritabanı sonrasında hayvanları zalimce testlere ve deneylere tabi tutmaya gerek kalmadan herhangi bir kimyasalın toksisitesini belirleyebilen gelişmiş bir tahmin algoritmasını beslemek için kullanıldı.
Fareler ve İnsanlar
Bilim adamları geçtiğimiz aylarda toksisiteyi doğru tespit edebilen bir bilgisayar sistemi daha geliştirdiler. RASCAR olarak da bilinen sistem kısmen insanların fare olmadığını söyleyen Profesör Thomas Hartung tarafından tasarlandı. Sistemin yapay zekası bilim adamları tarafından bilinmeyen kimyasalların bile toksisitesi hakkında bilgi verebilir ve moleküler yapıların arasındaki ilişkilerin haritasını çıkarabilir.
Hayvan deneyleri %81 doğruluk oranına sahipken bu sistem %87 doğruluk oranına sahip. Yine de şunu bilmek lazım ki teknoloji her gün gelişiyor ve bu %87lik oran gün geçtikçe artmaya devam edecektir.
Hayvan deneyleri ve testlerine karşı birçok alternatif geliştirildi ve geliştirilmeye devam ediyor. Hem etik hem de tıbbi ve ekonomik açıdan doğru olanın farkında olan bilim adamları üzerinde çalıştıkları teknolojiler ile buna bir dur demeye kararlı görünüyor.