İlk olarak 2018 yılında Unknown Worlds Entertaiment tarafından piyasaya sürülen Subnautica oyunu, serinin ikinci oyunu Subnautica: Below Zero ile devam ediyor. Biz de bu oyunu sizler için inceledik!
İçindekiler
Kutuplarda Devam Eden Macera
İlk olarak oyunu hiç bilmeyenler için bir açıklama gerek. Below Zero, Subnautica serisinin ikinci oyunu. İlk oyunda Aurora adlı bir geminin Planet 4546B gezegenine düşmesiyle sualtında hayatta kalma mücadelesi verirken bir yandan da okyanusun derinliklerinin gizemini çözüp bu gezegenden kaçmaya çalışıyorduk.
İkinci oyunda da buna benzer bir durum söz konusu. Subnautica: Below Zero oyununda, Robin Ayou adındaki karakterimizle yine Planet 4546B gezegenindeyiz ve ilk oyundaki tarihin üzerinden tam iki sene geçmiş. Fakat bir farkla; artık kutup bölgesindeyiz ve şartlar eskisine göre daha zor.
Açken Her Şey Çok Farklı!
Hayatta kalma oyunlarının olmazsa olmazı denilebilecek birkaç özelliği vardır. Bunlar temel ihtiyaçlar, barınma, güvenlik ve tabii ki “crafting”. Subnautica: Below Zero’da da bu durum karşımıza çıkıyor.
Planet 4546B’ye indiğimiz gibi hemen açlıktan ölmemek için sağdan soldan yiyecek arıyoruz. İlk oyunu oynayanlar tabii ki tecrübeli oldukları için hemen açlık ve susuzluklarını nelerin gidereceğini biliyorlar. Bundan dolayı, bu aşamayı biraz daha kolay atlatıyorlar.
Ama henüz suyun altında değiliz ve bu karlı ortamda üşüdüğümüzü fark ediyoruz. Bunun için etrafta bize yardımcı olacak ya da “Gel gel su çok güzel” diyebilecek kimse yok.
Sadece kolumuzdaki PDA bize nereye gitmemiz gerektiğini gösteriyor ve içgüdüsel olarak suya atlıyoruz. Termal kaplıcalar gibi sıcak olan sularda bir anda ısınmaya başlıyoruz. Ve tabii sonrasında ikinci aşamaya geçiyoruz; Barınma.
Tek Oda Bize Yeter
PDA bize yaşam kapsülünün yerini gösteriyor. Yine ilk oyunda olduğu gibi bir süre bizi barınma konusunda idare edecek olan yaşam kapsülüne ulaşıyoruz. Kapsül ilk oyundaki ile aynı.
Hatta oyunda kullanılan PDA, kapsül, bazı deniz banlıları ve birçok tasarım da bir önceki oyundakinin aynısı. “O kadar para verdik aynısını mı oynayacağız?” diye düşünmeyin. Bu tasarımlar aynı olsa da oyuna eklenen birçok yeni özellik ve tasarım da mevcut.
Yaşam kapsülüne de ulaştıktan sonra yine içgüdüsel olarak “ortamı keşfedelim” moduna geçiyoruz. Bu da üçüncü önemli özelliğin önemini bizi anlatıyor; Güvenlik! Çünkü güvenli alandan çıktıktan sonra hem eski oyundan hatırladığımız hem de yeni oyunda mevcut olan bazı canlıları görerek etrafın ne kadar tehlikeli olabileceğini anlıyoruz.
Korku oyunu olmamasına rağmen her güvenli alandan çıktıktan sonra ufak ufak tırsarak ilerliyorsunuz. Bu aşamada da güvenlik için farklı icatlara ve taşıtlara sahip olmanız gerektiğinizi anlıyorsunuz.
Ve son aşama; hayatta kalma oyunlarının vazgeçilmezi “crafting”! Yemek mi yapacaksın? Malzeme bul. Bıçak mı yapacaksın? Malzeme bul. Araç mı yapacaksın? Malzeme bul. Asla bitmiyor.
“Craft etme” konusunda en çok uğraştıran oyunlardan birisi Subnautica. Sadece daha uzun süre su altında kalmanız için bile bir şeyleri “craft etmek” zorundasınız.
Bu kadar uğraşırken de “Ya benim kolumda su geçirmez PDA var, uzaydan geldim. Ben neden bu kadar uğraşıyorum yemekle, suyla. Yok mu bunun bir çaresi?” diye isyan edebiliyorsunuz. E ama bu olmazsa oyunun tadı çıkmaz tabii.
Yalnız Değiliz!
Oyunda aslında asıl amacımız bilerek ve isteyerek geldiğimiz Planet 4546B’de kardeşimizin izini takip etmek. Çünkü kardeşimiz Sam, Alterra’ya göre bir araştırma gezisi sırasında kendi ihmali yüzünden öldürüldü!
Ama Sam’in daha önce bize attığı sesli mesajlara göre Planet 4546B’de durumlar biraz farklı. Bu durumlardan şüphelendiğimiz için de olayları araştırmaya başlıyoruz. Sam’in izini her aramaya çalıştığımızda farklı bir biyomda, farklı teknolojileri ve canlıları keşfediyoruz.
Sam’i ararken bir anda o koskoca okyanusun dibinde farklı bir formda uzaylılar ile temasa geçiyoruz. Merak etmeyin burada “spoiler” vermeyeceğiz. Sizin keşfetmeniz daha eğlenceli olacak.
Yeni Canlılar, Yeni Teknolojiler
Dedik ya her biyomda yeni bir teknoloji, yeni bir canlı türü keşfediyoruz. Burada hepsinden tek tek bahsetmeyeceğiz. Sadece içlerinden bir tanesini sizlere tanıtacağız. Deniz maymunu!
Çok sempatik bir şekilde tasarlanmış olan deniz maymunu etrafınızda dört dönüyor. Ama melek yüzlü şeytan elimizde taşıdığımız bir şey varsa usul usul yaklaşıp usta bir kapkaççı gibi alıp kaçıyor!
Suyun altında peşinden giderken kaç kalori yaktığınızı bilmiyoruz ama bazen çok uğraştırıyorlar. Bazen de yanınıza gelip size ufak hediyeler sunuyorlar. Yani aslında kötü canlılar değiller. Oyunla ilgili diğer tüm canlılar için sadece şunu söylemek isteriz; Kimse göründüğü gibi değildir!
Subnautica: Below Zero Sistem Gereksinimleri
Oyun muhteşem grafiklere sahip. Fakat sizi korkutmasın, sistem özelliklerinde çok fazla bir donanım istemiyor. Minimum sistem gereksiniminde i3 işlemci ve basit bir ekran kartı gerekiyor. RAM olarak ise 8GB bir rakam bizleri karşılıyor. Oyunun istediği depolama alanı da 15GB.
Subnautica: Below Zero Minimum Sistem Gereksinimleri | Subnautica: Below Zero Önerilen Sistem Gereksinimleri |
---|---|
İşlemci: Intel Core i3 ya da AMD Ryzen 3 2.6GHz ve üstü | İşlemci: Intel Core i5 ya da AMD Ryzen 5 3GHz ve üstü |
RAM: 8GB RAM | RAM: 8GB RAM |
Ekran Kartı: Intel HD 530 ya da daha iyisi | Ekran Kartı: Nvidia 1050 Ti ya da AMD Radeon 570 üzeri 4GB VRAM |
Depolama: 15GB kullanılabilir alan | Depolama: 15GB kullanılabilir alan |
Artılar, Eksiler ve Son Yorumlar
İlk olarak oyunun artılarına değinmek istiyoruz. Oynanış açısından gerçekten çok zevkli. Görsellik açısından tatmin edici. Hikayesi de oldukça ilgi çekici. Orijinalinde Türkçe dil desteğinin olması da çok büyük bir artı.
Oyun bir korku oyunu olmamasına rağmen korku oyunlarından daha çok tedirgin olarak oynuyorsunuz. Yani heyecan düzeyi genel olarak yüksek durumda.
Eksi yanlarına bakacak olursak aslında bu hikaye yaklaşık 3 saat içerisinde sona eriyor. Tabii eğer “Ben denizin altına evler yapıp bahçeme meyve sebze ekeceğim” diye uğraşmazsanız. O zaman oyun süresi oldukça uzar.
Fakat eksi yanlarından birisi de bu aslında. Çünkü inşa etme kısmına bazen kendinizi çok kaptırıp hikayeden kopabiliyorsunuz. Bir de crafting durumu bazen çok can sıkabiliyor. “Bunu craft etmeden bırakmam!” derken hikayeden kopmak çok hoş olmuyor.
Oyun şu an için Steam‘de 50TL fiyat etiketine sahip. Bize göre bu parayı sonuna kadar hak ediyor. Denizin altını üstünü keşfederken harcadığınız vakit gayet eğlenceli. Hatta keşke arkadaşlarınızla beraber oynayabileceğiniz bir oyun olsaydı diyoruz.
Subnautica: Below Zero şu anda PC, Xbox One, Xbox Series X ve S modelleri için kullanılabilir durumda.
Peki siz Subnautica: Below Zero’yu oynadınız mı? Düşüncelerinizi bizlerle yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.