Sosyal medya, insan psikolojisini benzeri görülmemiş bir şekilde etkilemektedir. Sosyal medya vücuttaki dopamin oranını sürece doğrudan dahil ederek beyindeki ödüllendirme merkezlerini etkinleştirir. Bilmeyenler için dopamin; kişide arayış, zevk ve arzu duygularını düzenleyen bir kimyasaldır. Sosyal ağlarda bulunmak da söz konusu olan bu hormonun salgılanmasını arttırır ve karşı konulamaz bir bağımlılık yaratır. Peki sosyal medya bağımlılığı nedir?
İçindekiler
Sosyal Medya Bağımlılığı Nedir?
Sosyal medyayı kontrol etmek ve gezinmek son 10 yılda giderek daha da popüler bir halde geldi. İnsanların bir kısmının sosyal medya kullanımı konusunda aşırıya kaçan bir sıkıntısı olmasa da, sosyal ağ sitelerine bağımlı hale gelen ve buralarda normalin üzerinde vakit geçiren bir kullanıcı yüzdesi bulunuyor. Sosyal medya kullanıcılarının %56’sı, çevrimiçi olarak önemli bir şeyi kaçırmaktan korktuklarını paylaştı. Bir başka araştırmada da ortalama bir kişinin günde yaklaşık 135 dakikayı sosyal medyada geçirdiği sonucuna ulaşıldı.
Fakat bu sayılar yine de bağımlılık derecesi içinde sayılmayabilir. Sosyal medya bağımlılığı nedir? sorusuna tam olarak şu şekilde cevap verebiliriz: Sosyal medya bağımlılığı, sosyal medyaya aşırı ilgi duyma, kontrol edilemeyen bir sosyal ağlara giriş yapma ve kullanma dürtüsü ayrıca buna diğer önemli yaşam alanlarını bozacak kadar çok zaman ve çaba harcama olarak nitelendirilebilecek davranışsal bir bağımlılıktır.
Davranış bağımlılığı profesörü Mark D. Griffiths de azınlık bir kısmın sosyal medyaya gerçekten bağımlı hale geldiğini ve bu insanların hayatlarındaki diğer her şeyi ihmal ederek sosyal ağları en önemli şey haline getirdiklerini söylüyor.
Sosyal Medya Bağımlılığı Nasıl Oluşur?
Alışılmış sosyal medya kullanımındaki temel psikolojik özelliklerden birisi, sosyal medya platformlarında karşınıza çıkan şeylerin rastlantısallığı ve öngörülemezliğidir. Bu öngörülemezlik de bireylerin daha uzun süre sosyal ağlarda kalmasını sağlıyor.
Sosyal medya kullanımını kolaylaştıran bir diğer önemli etken ise ‘’beğen’’ butonudur. İnsanlardaki doğrulanma için duyulan özlem sosyal medyadaki beğen butonu sayesinde kolaylıkla karşılanmakta ve bağımlılık yaratmaktadır.
Bunlar dışında insanlardaki bağlanma ve beğenilme ihtiyacına ek olarak rekabet duygusu da bu bağımlılığı tetikleyen etkenlerdendir. Beğen düğmesinin kullanılması bireylerin yayınlanan içerik ile ilgili olarak aldıkları beğenilerin sayısını tutabileceği anlamına geliyor. Bu da sosyal medya kullanıcılarının bir rutin oluşturmasını ve alışkanlık olarak sosyal medya kontrol etmesini sağlıyor.
Sosyal Medyanın Beyne ve Ruh Sağlığına Etkisi
Yazımızın başında da söylediğimiz gibi, Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre sosyal medya deneyimleri dopamin seviyesinde yükselmelere sebep oluyor. Beyin, beğenilme gibi ödüllendirici bir şey deneyimlediğinde veya bağımlılık yapan bir madde kullandığında temel dopamin üreten bölgelerdeki nöronlar aktif hale geçiyor ve dopamin seviyesi arttırıyor. Bu da beynin daha çok beğeni, retweet vb. etkileşimler istemesine sebep oluyor.
Araştırmalar sosyal medya kullanımı ile olumsuz ruh sağlığı ve düşük benlik saygısı arasında yadsınamaz bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Sosyal medya platformları her ne kadar dopamin seviyesini arttırsa bu bağımlılık yaratan bir eylem. Yarattığı bu bağımlılık ise zamanla insanların daha izole ve mutsuz olmasına sebep oluyor. Bu olumsuz duygusal tepkiler, yalnızca bir şeyleri başkalarıyla paylaşmanın sosyal baskısı nedeniyle değil aynı zamanda bu ağların teşvik ettikleri maddi şeylerin ve yaşam tarzlarının karşılaştırılması sebebiyle de üretiliyor. Yine Harvard Üniversitesi’nde 2017’de yapılan bir araştırmada sosyal medyanın, kullanıcıların duygusal refahı ve yaşamları üzerinde önemli bir zararlı etkiye sahip olduğunu bulundu.
Kaliforniya Eyalet Üniversitesinde yapılan bir araştırma ise, herhangi bir sosyal medya sitesini haftada en az 58 kez ziyaret eden kişilerin, sosyal medyayı haftada 9’dan az kullananlara kıyasla sosyal olarak daha izole ve depresif hissetme olasılıklarının 3 kat daha fazla olduğunu buldu.
Sosyal ağların aşırı kullanımı sadece yetişkinler için değil çocuklar için de büyük bir sorun teşkil ediyor. Araştırmalar, genç yaşlardan itibaren sosyal medyayı çok sık kullanan ergenlerin sosyal etkileşim becerilerinin ciddi şekilde azaldığını gösteriyor. Bu bireylerde yüksek kaygı, depresyon, olumsuz beden imajı ve başkalarına karşı empati ve şefkat düzeylerinin düştüğü gözlemlenmekte.
Bir Sosyal Medya Bağımlısını Tanımak
Eğer kendinizin veya çevrenizdeki birinin sosyal medyaya bağımlı olup olmadığını anlamak istiyorsanız, şu soruları gözden geçirebilirsiniz:
- Sosyal medyayı olduğundan daha çok kullanma dürtüsü hissediyor mu?
- Kişisel sorunlarını unutmak için sosyal medyayı kullanıyor mu?
- Sosyal medyayı düşünmek ve kullanmayı planlamak için çok zaman harcıyor mu?
- Sosyal medyayı kullanmazsa huzursuz ve tedirgin oluyor mu?
- Sosyal medyayı işini ya da çalışmalarını olumsuz etkileyecek kadar çok kullanıyor mu?
Bu soruların üçünden fazlasının cevabı evet ise o zaman bir sosyal medya bağımlılığı geliştirme yolunda olabilirsiniz. Burada önemli olan şey kişinin dijital bir detoksa girmesidir. Akıllı telefon veya bilgisayar gibi elektronik cihazların kullanımı azaltılabilir. Ayrıca sesli bildirimler kapatılarak ve yalnızca saatte bir kez sosyal medyaya bakma kısıtlaması getirilerek atılacak basit adımlar ile bağımlılık oluşmasının önüne geçilebilir veya çoktan oluşmuş bir bağımlılık adım adım engellenebilir. Eğer bu adımlarla önüne geçilemeyecek bir durum söz konusu ise sosyal medya bağımlılığı ile ilgili mutlaka profesyonel yardım alınmalıdır.