19 Ekim 2017 tarihinde Robert Weryk oldukça eksantrik bir yörüngede seyreden bilinmeyen bir gök cismi keşfetti. PAN-STARRS 1 teleskobu ile yaptığı bu gözlemde keşfettiği cismin Güneş Sisteminin dışından geldiğini tespit etti ve onu bir kuyruklu yıldız olarak kabul etti. Bu cisim Güneş Sistemimizin dışından gelen ilk gök cismiydi. Ardından cisim üzerinde yapılan araştırmalar arttı ve cisim bir asteroit olarak sınıflandırılıp “Oumuamua” adını aldı. Oumuamua her ne kadar asteroit olarak sınıflandırılsa da, tam olarak ne olduğunu çözmek için çalışmalar devam etti.
Bu çalışmaları yapan ekiplerden biri de Yale Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi’nin oluşturduğu ekip. Ekibin yayınladığı bir makale geçtiğimiz günlerde astronomik alanda akademik bir dergi olan The Astrophysical Journal Letters tarafından kabul edildi. Makaleye arXiv sayfasından ulaşabilirsiniz.
Yale Üniversitesi Astronomi Bölümü profesörü Gregory Laughlin, yaptığı açıklamada “Oumuamua’nın hidrojen buzundan oluştuğunu düşünüyoruz. Bu yeni bir nesne türü fakat görünüşe göre bundan fazlası da var” ifadelerini kullandı.
Makalenin ilk yazarı ise eski bir Yale Üniversitesi mezunu ve şu an Chicago Üniversitesinde olan Darryl Seligman ise “hidrojen evrende en çok bulunan madde fakat biz genellikle onu katı formda görmeyiz. Bunun için ekstrem soğuk hava koşulları gereklidir. Bu tür sıcaklıklar dev molekül bulutlarının en soğuk derinliklerinde bulunur.” açıklamalarında bulundu.
Yapılan modelleme çalışması, Oumuamua’nın çekirdeğinde yüklü miktarda hidrojen olabileceğini gösteriyor. Oumuamua güneşe yaklaşırken, sıcaklıktan dolayı üzerindeki hidrojen eriyor ve hızlanmasını sağlıyor aynı zamanda eriyen hidrojenler Oumuamua’ya garip şeklini veriyor. Tıpkı bir kalıp sabunu suya tuttuktan sonra şekil vermek gibi.
Eğer Seligman ve Laughlin haklıysa bu tarz “hidrojen kuyruklu yıldızları” oldukça fazla ve onları keşfetmek uzayın derinliklerini de keşfetmemizi sağlayabilir.
Uzay Aracı Sananlar Oldu
2017’de ilk yıldızlararası ziyaretçimiz Oumuamua Güneş Sistemimize girdiğinde tam olarak ne olduğu belirlenemedi. Kuyruklu yıldız ya da asteroid olduğunu savunan kesimler vardı ama bazıları ilginç şeklinden dolayı Oumuamua’nın uzay gemisi olduğunu savundu. Hatta bazıları bir bütünün küçük parçası olarak nitelendirdi.
Oumuamua yaklaşık olarak 900 metre uzunluğunda ve güneş sistemimize girmeden önce milyonlarca yıl boyunca yolculuk ettiği tahmin ediliyor. Şu sıralar Satürn’ün yörüngesinde ve Güneş Sistemimizden çıkmadan önce 10,000 yıl daha seyahat edecek.
Oumuamua ismi her ne kadar bize garip gelse de onu keşfeden Hawaiililerin dilinde “uzaktan gelen ve yere ilk kez ulaşan ziyaretçi” anlamına gelmekte.