Görünür ve keşfedilebilir evren; Dünya, Güneş, diğer yıldızlar ve galaksiler dahil olmak üzere atomlar halinde bir araya toplanmış proton, elektron ve nötronlardan oluşuyor. Fakat bütün bunlar evrenin kütlesinin %5’inden daha azını karşılıyor. Evrenin geri kalanı, yaklaşık %27 oranında karanlık madde ve yerçekimini iten bir kuvvetten oluşmuş gibi görünen %68 oranında karanlık enerjiden oluşuyor. Peki karanlık enerji ve karanlık madde nedir?
1990’ların başında bütün bilim insanlarının net olduğunu düşündüğü bir şey vardı. Evren sürekli genişliyordu evet, fakat bu genişleme yerçekimi yüzünden zaman geçtikçe yavaşlamalıydı. 1998 senesinde Hubble Uzay Teleskobu ile çok uzak süpernovalar gözlemlenmeye başlandı. Bu da bilim adamlarına evrenin uzun zaman önce bugün olduğundan daha yavaş genişlediğini gösterdi. Yani evrenin genişlemesi herkesin düşündüğü gibi yerçekiminden dolayı yavaşlamadı tam tersi hızlanıyordu.
Başta uzmanlar bunu nasıl açıklayacaklarını bilemediler. Belki de alanı dolduran tuhaf bir enerji vardı. Teorisyenler tam olarak çözemedikleri bu enerjiye karanlık enerji adını verdiler.
Karanlık Enerji Nedir? Nasıl Bulundu?
Karanlık enerji, evreninin genişleme hızının yavaşlamak yerine zamanla hızlanmasına sebep olan gizemli ve itici güce verilen addır.
Devrim niteliğindeki karanlık enerjinin ilk göstergesi, 1998’deki süpernova araştırması sırasında geldi. Ölmekte olan dev yıldızların büyük patlamaları, gökbilimciler için son derece yararlıdır çünkü her zaman aynı büyük miktarda ışık üretirler. Bu da kozmostaki mesafeleri hesaplamak için adeta standart bir mum görevi görmelerini sağlar. 1998 araştırması iki uluslararası gökbilimci grubu tarafından gerçekleştiriliyordu. Dünya çapında sekiz teleskop kullanarak, amaçları evrenin genişleme oranını hesaplamak için süpernova mesafesini kullanmaktı. Sonuçlar ise oldukça şaşırtıcıydı. Süpernova olması gerekenden daha sönüktü yani çok daha uzaktaydı. Bu evrenin olması gerekenden daha hızlı genişlediğini gösteriyordu.
Bu sonuçlar, astronomi camiasında büyük bir şüphe ile karşılandı. Daha da garip olan, Büyük Patlama’dan yedi-sekiz milyar yıl sonrasına kadar evrenin genişlemesi yavaştı. Sonrasında tamamen bilinmeyen nedenlerle gizemli bir anti-yerçekimi kuvveti hakim olmaya başladı. Bu da yavaşlamayı tersine çevirdi ve evrenin genişlemesini hızlandırmaya başladı.
İşte bu ivmeden sorumlu olan kuvvet, bilim insanları tarafından karanlık enerji olarak adlandırıldı. Karanlık enerji, kozmolojinin çözülmemiş en büyük gizemlerinden biridir. Karanlık enerji, Einstein’ın anti-yerçekimi kuvveti gibi davranır ancak doğası ve kaynağı bilinmemektedir.
Bilim insanlarının, karanlık enerjinin evrenin genişlemesini sonsuza kadar hızlandırmaya devam edip etmeyeceği konusunda hiçbir fikirleri yok. Yakında, evrenin geleceği konusunda böylesine bir etkiye sahip olan bu gizemli gücün daha çok anlaşılabileceği umuluyor. Sonuç olarak, evren tahmin edilenden daha hızlı genişliyor ve karanlık enerji adı verilen itici bir güç buna sebep oluyor.
Karanlık Madde Nedir?
Karanlık enerji evrenin çoğunu oluşturmakta, ancak karanlık madde de oldukça büyük bir parçayı kaplar. Evrenin yaklaşık %27’sini ve evrendeki tüm maddenin %80’ini karanlık madde oluşturur. Peki karanlık madde nedir?
Karanlık enerjide olduğu gibi karanlık madde de bilim insanlarının tam olarak çözemediği konulardan. Karanlık enerji, genişleyen evreni açıklayan bir güç iken; karanlık madde, nesne gruplarının birlikte nasıl çalıştığını açıklıyor.
1950’lerde, diğer galaksiler üzerinde çalışan bilim insanları merkezlerin içindeki nesnelerin dağılımına bağlı olarak; merkezlerin dışında merkezin içine göre daha hızlı dönüşe sebep olacak bir yerçekimi kuvveti bekliyordu. Fakat şaşırtıcı bir şekilde hem merkezin içi hem de dışı aynı hızda dönerek bu galaksilerin düşünüldüğünden çok daha fazla kütle içerdiğini gösterdi. Eliptik galaksiler ve galaksi kümeleri içindeki bu çalışmalar, bir tür gizli maddenin tüm evrene yayıldığını ortaya çıkardı. Buna da karanlık madde adı verildi.
Bilim insanları henüz doğrudan karanlık maddeyi gözlemleyemedi. Fakat onu tanımlamak için inanılmaz derecede karanlık nesnelerden, garip parçacıklara kadar bir dizi potansiyel aday var. Ancak hem karanlık maddenin hem de karanlık enerjinin kaynağı ne olursa olsun evrenin, bilim insanlarının gözlemleyebileceğinden milyonlarca kat daha büyük ve gizemli olduğu bir gerçek.