Eunice Foote, karbondioksitin ilerleyen süreçte küresel ısınmaya yol açabileceğini 165 yıl önce öngören ve bu alanda çalışmalar yürüten ilk bilim insanı. Ancak, 2011 tarihine kadar ismi bilinmeyen bu kadın, aslında iklim biliminin en önemli isimlerinden birisi.
Birleşmiş Milletler tarafından “iklim krizi” olarak adlandırılan gerçek, bugün dünyanın baş etmek durumunda kaldığı en büyük problemlerden biri. Sanayi Devrimi’nden bu yana fosil yakıt kullanımı giderek arttı.
Hal böyle olunca, günümüzde karbondioksit ve onun gibi ısıyı tutan gazların atmosfere yayılımı artarak yaygınlaştı. İklim bilimi alanında yapılan çalışmalar ise “sera gazlarının küresel ısınmanın baş nedeni olduğu” teorisini destekliyor. Bu nedenle, klimatologlar bu teori konusunda uzlaşmış durumda.
Söz konusu teori, “karbondioksit başta olmak üzere metan gibi gazların atmosfere yoğun olarak salınımı nedeniyle gezegenin ortalama ısının arttığı” fikrine dayanıyor. Bu da “küresel ısınma” olarak bilinen iklim krizine yol açıyor.
Küresel ısınma bugün dünya üzerinde kendini farklı şekillerde gösteriyor: Kuraklık, dengesiz yağış, fırtına, hortum vb. Peki, sera gazlarının küresel ısınmaya yol açacağı fikri nasıl ortaya çıkmıştı? Bu fikrin öncüsü kimdi ve neye dayanarak küresel ısınmayı öngörmüştü?
Eğer, yaygın görüşten hareketle “John Tyndall” adını içinizden geçirdiyseniz, maalesef yanılıyorsunuz. Şüphesiz ki, bu yanılgı sizden kaynaklı değil. Aslında yukarıdaki sorulara yanıt olarak “John Tyndall” cevabını vermeniz, Eunice Foote’a zamanında hakkını vermeyen bilim camiasının ayıbı.
Peki, kimdir Eunice Foote? Gelin, bu sorunun yanıtına hep beraber yakından göz atalım.
İçindekiler
Eunice Foote’un Pek Bilinmeyen Yaşamı
Eunice Foote’un erken yaşamına dair literatürde pek de bilginin yer almadığını söylemek yanlış olmayacak. Bu yüzden, araştırmaları çok sonra değer gören bu gizemli kadının erken yaşamı hakkındaki bilgiler kısıtlı.
Onun yaşamı hakkında bilinenler ise şöyle: Eunice Foote 17 Temmuz 1819 yılında yaşama gözlerini açıyor. Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı bir eyalet olan Connecticut’ta dünyaya geliyor. Fakat onun, bugün Amerika’nın en kalabalık şehri olan New York’ta büyüdüğü biliniyor.
Euince’un kızlık soyadı ise Newton. Bu bilgi direkt, mucit kadının Isaac Newton ile bir bağı olup olmadığı sorusunu akıllara getiriyor olabilir. Söylentilere göre, Eunice’un babası dünyaca ünlü, İngiliz asıllı Isaac Newton ile uzaktan akraba. Bu bilginin kesinliği tam olarak bilinmemekle beraber, onun hakkında ortaya atılan iddialar bu yönde.
Euince Foote’un yaşamına dair diğer bilgi ise, onun 1836-1838 yılları arasında Troy Kadın Ruhban Okulu’nda bilimsel teori dersleri aldığı.
O, 1841 yılında Amerika kökenli bilim insanı ve kendi gibi kadın hakları savunucusu olan Elisha Foote ile hayatını birleştiriyor. Foote çiftinin, kadın hakları konusunda aktif bir tavır sergiledikleri biliniyor. Onların Amerika’nın kadın haklarına ilişkin ilk bildirgelerinden, Seneca Falls Convention’da imzaları yer alıyor.
Ayrıca çiftin evlendikten bir yıl sonra, Mary adını verdikleri kızları dünyaya geliyor. Ondan iki yıl sonra ise Augusta adını verdikleri ikinci kızları doğuyor. Aile hakkında bilinenler bu kadarla sınırlı.
Eunice Foote ve Küresel Isınma Araştırması
Eunice Foote, güneş ışınları ve farklı gazlar arasındaki etkileşimleri araştıran birtakım deneyler yürütmek istiyor. Bunun için ona gerekli olan malzemeler ise şunlardı: İki adet cam silindir, dört adet termometre, hava pompası ve güneş ışığı.
Öncelikle Foote, silindirlerin içindeki havayı boşalttı. Ardından farklı sıcaklık ve nem koşullarındaki sıcaklık değişimini ölçmek amacıyla Eunice, güneş ışıklarında faydalandı. Onun test etmek istediği gaz ise, sera gazları arasında başı çeken karbondioksitti.
Elde ettiği veriler göstermekteydi ki, havaya karbondioksit karıştığı ölçüde sıcaklık artmaktaydı. Ne kadar karbondioksit, bir o kadar sıcaklık anlamına geliyordu. İşte, o böylelikle küresel ısınma ve karbondioksit arasındaki paralel ilişkiyi keşfeden ilk insan oluyor.
Bilim Toplantısı
İklim bilimi tarihine damga vuran bu deney, 1856 yılında düzenlenen sekizinci Amerikan Bilim İlerleme Derneği toplantısında gündeme getiriliyor. Onun “Güneş Isısını Etkileyen Koşullar” başlıklı makalesi toplantıda bilim insanlarıyla paylaşılıyor.
Bu paylaşımı Eunice Foote adına Prof. John Henry’nin yaptığı kayıtlarda yer alıyor. Ancak neden Foote’un değil de onun yerine J. Henry’nin bu konuşmayı yaptığı kesin olarak bilinmemekte. İddialar ise o dönem bilim camiasında kadına yönelik cinsiyetçi yaklaşımın buna sebebiyet verdiği yönünde.
Her ne kadar Eunice ortaya attığı teorisini kendisi sunamamış olsa da Prof. Henry toplantı esnasında önemli bir noktaya işaret ediyor. O, söze “bilimin ülkesi ve cinsiyeti olmadığı” fikriyle giriş yapıyor. Bu fikri, bilim dünyasında kadına yönelik açığa çıkan cinsiyetçi tavrın bir eleştirisi olarak yorumlamak mümkün.
İşte, yapılan sunumun ardından dönemin bilim insanları bu bilgileri çok değerli görmemiş olsalar da Eunice Foote’un makalesi aynı yıl Amerikan Bilim ve Sanat Dergisi’nde yayımlanıyor.
Fakat Foote’un bu başarısı çok çabuk unutuluyor. Onun döneminde çok tanınan bir isim olmaması bunun bir nedeni olabilir. Dedikodulara göre, bunun diğer bir nedeni ise onun bilim camiasının içine pek girememiş olması.
Bunun bir başka sebebi ise şüphesiz dönemin şartları ve küresel ısınmanın henüz devreye girmemesi. Bunan yaklaşık 150 yıl önce gerçekleşen bu hadise, öngörülemez küresel ısınmaya gelecek sanayi gelişimini tahmin edememiş olabilir. Gelecek teknolojinin ve sanayi yerleşkesinin bu kadar geniş alanlara yayılacağını tahmin etmek gerçekten zor.
Bunun yanı sıra o dönem havaya salınan karbondioksit ve diğer zehirli gazların miktarı günümüzle kıyaslanamayacak seviyede düşük kalıyor. Ancak, tüm bunlara rağmen Eunice Foote’un bu keşfi, karbondioksit miktarını kontrol altında alarak gelişme göstermemek için bir bahane değil.
Öyle ya da böyle kesin olarak bilinmese de Eunice’in hakkının teslim edilmediği bir gerçek. Hatta iklim bilimine yön veren bu çalışmanın uzun bir süre tarihin tozlu raflarında kaldığını söylemek mümkün.
Eunice Foote’un Başarısı Tozlu Raflarda
Eunice Foote’un pek de önemsenmeyen teorisinden 3 yıl sonra İrlandalı bilim insanı, John Tyndall’ın çalışması dünyanın gündemine düşüyor.
Onun gündeme düşmesinin nedeni ise 1959 yılında gerçekleştirmiş olduğu deneyden elde ettiği sonuçlar. J. Tyndall deney sonucunda gözle görülmeyen ozon, karbondioksit, metan gibi gazların ısıyı tutan emici gazlar olduğu sonucuna ulaşmıştı.
Başka bir deyişle, yaptığı deney ve bu esnada kullandığı ölçümler neticesinde Tyndall atmosferin sera etkisine sahip olduğunu doğrulamaktaydı. İşte, yürüttüğü çalışmalar ve elde ettiği sonuçlar nedeniyle, o bilim camiası tarafından iklim bilimin babası ilan edildi. O, aynı zamanda sera gazının etkilerini ortaya koyan ilk kişi olarak kayıtlara geçti.
Ancak burada bir yanlışlık vardı: Zaten Foote, Tyndall’dan tam üç yıl önce ısıyı tutan gazların ölçümünü yapmış, elde ettiği sonuçları ise kaleme aldığı makalede yayımlamıştı. Belki kadın olmasından, belki de bilim camiasına mesafeli olmasındandır bilinmez ama Foote adeta görmezden geliniyordu.
John Tyndall’ın, onun adını ve çalışmalarını bilip bilmediği konusu ise tartışmaya açık olsa da tam bir muamma.
Eunice Foote’un Yeniden Keşfi
İlahi adalet nihayet 2011 yılında yerini buluyor! Eunice’in keşfinin ardından 56 yıl geçmiş olsa da o, hak ettiği övgüyü ve değeri alıyor. Onun yeniden keşfedilmesi ise tamamen bir tesadüfe dayanıyor.
Şöyle ki: R. Sorenson antika bilim dergi ve kitap meraklısı bir araştırmacı. O, 2010 yılında 1857 basım tarihli bir kitap satın alıyor. Kitabı okurken Foote’un makalesine denk geliyor.
Onun çalışmasını büyük bir titizlikle okuyan Sorenson, bu çalışma karşısında heyecanlanıyor. Çünkü bu kadın, iklim değişikliği ve karbondioksit arasındaki paralel ilişkiyi ilk keşfeden kişi. Bilim dünyasının dikkatinden kaçan bu gerçek, onun dikkatinden kaçmıyor.
Sorenson, 2011 yılında Eunice Foote’u ve keşfini tanıtan bir makale kaleme alıyor. Onun makalesi, Ocak ayında AAPG Search and Discovery’de yayımlanıyor. Sorenson’un ele aldığı makale “Eunice Foote’s Pioneering Research On CO2 and Climate Warming” başlığıyla kayıtlara geçiyor.
Böylelikle o, yıllardır tarihin tozlu rafları ardında saklanan bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Bu gerçek de iklim değişikliği ve karbondioksit arasında kurulan ilk bağlantının Eunice Foote tarafından ortaya koyulduğu.
Bu makalenin ardından nihayet bilim camiası harekete geçiyor. Bu konuda başı çekenler arasında Kaliforniya Üniversitesi yer alıyor. Üniversitede 2018 yılında fizik bölümünde bir sempozyum gerçekleştiriliyor. Burada, hangi bilim insanının iklim değişikliği konusunda öncü olduğu konusu masaya yatırılıyor. Sempozyumda, John Tyndall karşısında Eunice Foote’un çalışmasının önceliğine dikkat çekiliyor.
2019 yılında üniversite kütüphanesi tarafından Eunice Foote’u onurlandırmak için, başarısını konu alan bir kitap çıkarıldığı biliniyor.
Hayata 1888 yılında veda eden Eunice, ne yazık ki bu anlara şahit olamıyor. Ancak onun başarısı, aradan geçen yıllara meydan okuyor. Foote sonunda iklim bilimi tarihine adını altın harflerle yazdırmayı başarıyor. Aynı zamanda, onun hikayesi her alanda ötekileştirilen kadınlara adeta bir umut ışığı oluyor.
2018 yılında, git gide adı duyulan Eunice Foote’un anısına Erric Garro imzalı kısa film çekiliyor. Onun yaşamını 11 dakikaya sığdıran bu kısa filmi siz okurlarımızla paylaşmaktan mutluluk duyarız:
Günümüzde İklim Değişikliği Meselesi
Bugün, dünya atmosferi karbondioksit oranı bakımından rekor bir seviyeye ulaşmış durumda. İnsanlık ise son zamanlarda dünyanın çeşitli yerlerinden gelen orman yangını haberleriyle karşı karşıya. Kuraklığın git gide artması ise orman yangınlarının temel nedeni.
Avusturalya, Kaliforniya, Sibirya ve Yunanistan’ın ardından 2021 Türkiye orman yangınları büyük kayıplara neden oldu. Ege ve Akdeniz’deki orman yangınları sonucunda, Avrupa Orman Yangınları Bilgi Sistemi’nden alınan verilere göre 178 bin hektar alanın yok olduğu kaydedildi.
İşte, orman yangınları iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlardan yalnızca biri. Türkiye’de orman yangınlarının ardından Batı Karadeniz’de meydan gelen sel felaketini de yaşanan iklim krizinin sonuçları arasında göstermek mümkün.
Pek çok ülke ve dünya çapında şirketse iklim krizinin önüne geçmek için harekete geçmiş durumda. Çöpten enerji üretimine geçen İsveç bu ülkelerden biri. Bu konuda harekete geçen şirketler arasında Apple ise başı çekiyor. Şirket, 2023 hedefleri arasında karbon emisyonunun önüne geçmek olduğunu duyurdu.
Ayrıca son yıllarda, karbondioksitin atmosfere ulaşmasını önleyen birtakım teknolojik gelişmeler mevcut. Bunlardan bir tanesi, karbon yakalama teknolojisi. Bu teknoloji, bugün pek çok tesis tarafından kullanılmakta. Tesisler bu sayede ortaya çıkan karbondioksit gazını yakalayıp havaya yayılmadan yer altına gömüyor.
İşte, bu ve benzeri gibi gelişmeler iklim krizini aşma noktasında oldukça umut vaat edici görünüyor.
Peki, sizler iklim değişikliği konusunda ne düşünüyorsunuz? İklim krizini önlemek amacıyla, dünyada alınan önlemlerin neler olduğunu biliyor musunuz? Bu alanda hangi teknolojilerden yararlanılıyor, biliyor musunuz? Konuyla ilgili görüşlerinizi, yorumlar kısmından bizlerle paylaşabilirsiniz.