Dilhan Eryurt: NASA’da Görev Alan İlk Türk Bilim İnsanı

Dilhan Eryurt, gösterdiği üstün başarıları sayesinde NASA’da görev alan ilk Türk bilim kadını ve Türkiye’nin astrofizik alanında ürünler ortaya koyan ilk bilim insanıdır.

Her ne kadar çağ dışı görünse de bilim dünyasının yalnızca erkeklerin başarılarıyla dolu olduğu sanısı bugün hala oldukça yaygın. Oysa dünyada sıklıkla erkek isimlerle anılan bilim dünyası aynı zamanda adını duymadığımız birçok kadın bilim insanıyla dolu.

İşte, Dilan Eryurt’un başarıları bilim dünyasının yalnızca erkeklerin başarılarıyla dolu olduğu inancına darbe indiren kadınlara çarpıcı bir örnek oluşturuyor. Böyle olmasının yanında Eryurt, Türkiye Cumhuriyet Dönemi’nde yetişen değerli bilim insanlarından da biri.

Dilhan Eryurt’un Eğitim Yaşamı

Başarılı bilim insanı, 1926 yılında 29 Kasım’da İzmir’de yaşama gözlerini açıyor. Fakat kısa bir süre sonra babasının görevi nedeniyle önce İstanbul’a yerleşiyorlar. Dilhan Eryurt’un babası Türkiye’nin tanınan isimlerinden Abidin Ege. Kendisi 1944 yılında milletvekili olarak TBMM’de göreve başlıyor. İşte, babasının görev yerinin değişmesi dolayısıyla Eryurt ailesi bir dönem sık sık seyahat etmek durumunda kalıyorlar. Onların son durakları ise Ankara oluyor.

İşte, Dilhan Eryurt ilkokul ve ortaokul eğitimini Ankara’da alıyor. Liseyi ise Ankara Kız Lisesi’nde tamamlıyor. Onun matematiğe olan ilgisinin ise lise çağına denk geldiği biliniyor. Fakat Eryurt’un matematiğe olan ilgisi kısa süreli, geçici bir heves değil.

Bu yüzden, lisans bölüm tercihini Yüksek Matematik ve Astronomi Bölümü’nden yana kullanıyor. İstanbul Üniversitesi’nde başlayan akademik serüveni onun astronomiyle haşır neşir olmasına sebep oluyor.

Mezun olur olmaz, Dilhan Eryurt’un kariyerine giden yolda ilk durak noktası Ankara Üniversitesi oluyor. O dönem Tevfik Okyay Kabakçıoğlu Astronomi Bölümü’nü açmakla görevlendiriliyor. Eryurt ise onun yanında fahri asistanlığa başlıyor. O, ücret almadığı halde iki yıl boyunca layıkıyla görevini yerine getiriyor.

Eryurt, asistanlık görevinin ardından lisansüstü çalışmalarına hazırlanmak için Michigan Üniversitesi’ne gidiyor. Burada birtakım çalışmalar yürüttükten sonra nihayet Türkiye’ye dönüyor. Dilhan Ertürk, 1953 yılında doktora programını Astrofizik Anabilim Dalı’nda başarıyla tamamlıyor.

Onun “Some results of a spectros copic study of the atmosphere of 31 Cygni” adlı tezi, Türkiye’de astrofizik alanında yapılan ilk yayın olarak kayıtlara geçiyor. Bu alanda yaptığı yayınlardan bir diğeri ise “The density gradient in the atmosphere of the K-type component at the Cygni 31” adlı doçentlik tezi oluyor.

Bu başarılı kadın altı yılın ardından, Uluslararası Atom Enerji Ajansı tarafından burs kazanıp Kanada’ya gidiyor. Burada pek çok başarıya imza atıyor. Harvard Üniversitesi Astronomi Bölümü’nün en seçkin hocalarından Alastari G.W. Cameron ile hidrojen yıldızları üzerine çalışmalar yürütüyor. Eryurt’un bu dönem imza attığı başarılardan biri yıldızların yapı modellerine dair yazdığı programlar.

Dilhan Eryurt

Eryurt’un NASA Macerası

Yazdığı programlarla adını dünyaya duyuran Eryurt, bu başarının ardından Amerikan Soroptimist Fededaryonu’ndan burs kazanıyor. Bu kez yeni durağı ise Indiana Üniversitesi oluyor. Başarılı kadına yeni görev yerinde, yıldız modelleri yapmakla nam salan Prof. Dr. Mashall Wrubel eşlik ediyor.

Dilhan Eryurt’un kariyer yolunda kazandığı burslardan bir diğer ise Ulusal Bilimler Akademisi Bursu. Bu sayede, NASA’ya bağlı Goddard Uzay Araştırma Enstitüsü’nde yeni görevinin başına geçiyor. Böylelikle Eryurt, “Goddard Uzay Araştırma Enstitüsü’nde Görev Alan Tek Kadın” olarak kayıtlara geçiyor.

Onun burada yaptığı çalışmalar; güneşin yapısı, evrimi ve güneşten gelen nötrinoların hesaplanması konuları üzerine. Bu çalışmalar neticesinde Eryurt, güneşin yapısı hakkında hakkında doğru bilinen yanlışları ortaya koymayı başarıyor.

Bu doğru bilinen yanlışlardan biri ise güneşin günümüzde geçmişe kıyasla daha parlak ve sıcak olduğu bilgisi. Oysa Dilhan Eryurt’un ortaya koyduğu veriye göre, güneş sanılanın aksine günümüze kıyasla geçmişte daha parlak ve sıcaktı.

İşte bu veri, o dönem tohumları henüz yeni atılan uzay uçuşları için kritik bir önem taşımaktaydı. Aya ilk iniş için kritik öneme sahip elde ettiği veri Dilhan’a 1969 yılında Apollo Başarı Ödülü’nü kazandırıyor. Aldığı ödül ve başarılar onu kamçılıyor. Eryurt, 1973 yılına kadar Goddard Enstitüsü’nde “Kıdemli Araştırmacı” unvanıyla hız kesmeden çalışmalarına devam ediyor.

Dilhan Eryurt’un Türkiye’ye Dönüşü

Yurtdışında geçirdiği uzun yılların ardından Dilhan Eryurt, ülkesine dönüp elde ettiği bilgi ve tecrübeleri Türk akademi dünyası ile paylamak istiyor. Bu yüzden, ilk olarak ODTÜ Fizik Bölümü’nde göreve başlıyor. Misafir Profesör olarak hocalık yaptığı bir yıl içinde burada astrofizik derslerini başlatıyor.

Onun bu çabaları ve elde ettiği başarılar 1977 yılında, kendi memleketinde “Tübitak Bilim Hizmet ve Teşvik Ödülü” ile taçlandırılıyor.

Eryurt Türkiye’ye kesin dönüşün ardından, ODTÜ’de Astrofizik Anabilim Dalı’nı kuruyor. O, bilimsel toplantıların gücüne olan inancı üzerine, I. Ulusal Astronomi toplantısı düzenliyor. Ancak toplantı pek de profesörün istediği şekilde ilgi görmüyor.

Toplantıya 25 katılımcının gelmesi bunun bir kanıtı. Ancak o pes etmiyor. Türkiye’de astrofizik alanının gelişmesi için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Bu çaba uğruna, Eryurt 1991 yılında, görev aldığı üniversitede yıldız gözlemevi kurulmasında da öncü oluyor.

Takvimler 1993 yılını gösterdiğinde görevinden emekliye ayrılan başarılı bilim insanı, 1997 yılında Türkiye Bilimler Akademisi’ne şeref üyesi seçiliyor.

Dilhan Eryurt, ne yazık ki 2012 yılında kalp krizi nedeniyle yaşama veda ediyor. Ankara’nın Altındağ ilçesinde bulunan Cebeci Asri Mezarlığı’na defnediliyor.

Türkiye’yi başta Amerika olmak üzere, pek çok ülkede temsil eden ve başarılarıyla dünyaya adını duyuran Dilhan Eryurt’u sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz.

Teknoloji'den geri kalmamak için e-posta listemize abone olun!

Bilim ve teknolojinin insan yaşamına etkileri konusunda oldukça meraklı. Özellikle, bilim ve teknoloji dünyasına katkıda bulunmuş isimler üzerine yazılar kaleme almayı seviyor. Bu alanlarda araştırmalar yapmak, okumak ve yazmak vazgeçilmezlerinden. Ayrıca felsefe, psikoloji, sosyoloji ve sinema ilgi duyduğu alanlar arasında. Bu alanlar üzerine çeşitli platformlarda ve basılı bir dergide içerikler üretiyor.