CIMON Nedir? Astronotların Yapay Zeka Asistanı

Uzay görevleri listelerinin kontrolü ve işleyişi konusunda sadece eğitimli insan zihnine değil yapay zekaya da güvenmenin zamanı çoktan geldi. Son zamanlarda, yeni nesil uzay asistanları olarak tasarlanan yapay zeka ürünü CIMON, astronotların işlerini bu anlamda epey kolaylaştıracak.

CIMON’ın tasarısı ve işlevselliği ilham verici. Sizinle beraber listenizi tiklerle dolduran, havada süzülen, konuşan, yorum yapan iş bitirici bir asistandan bahsediyoruz. Teknoloji, kendini uzaydaki hayatımızı kolaylaştırmaya adamış sanal asistanı, şimdilik sadece uzayda kullanmamıza izin veriyor.

CIMON Nedir?

Uzaya çıkan astronotların görevleri sırasında uygulaması gereken bir takım protokoller vardır. Bu protokollerin tamamlanması, görevdeki astronotlar için zorlayıcıdır. İşte yapay zeka türü olarak sanal yardımcı CIMON, tam da bu iş için tasarlanmıştır.

CIMON (Crew Interactive Mobile Companion), Uluslararası Uzay İstasyonunda kullanılan yapay zeka temelli bir robottur. Alman Havacılık ve Uzay Merkezinin finansörlüğünü yaptığı cihaz, Airbus ve IBM şirketleri tarafından geliştirilen bir uzay sanal asistanıdır. “Captain Future” anime serisinde yer alan “Uçan Beyin” Prof. Simon Wright karakteri, tasarıma ilham olmuştur.

Cihaz, Linux tabanlı Ubuntu işletim sistemi dahilinde çalışır. Dil desteği ise IBM üzerinden sağlanır. Böylelikle yönerge ve bilgileri açıklar, bilgi ve medyaya erişim sağlar. Aynı zamanda CIMON, mobil kameramanlık da yapar.

Biten görevleri arayıp belgelemeye yardımcı olur. Ayrıca hem bilgisayar hem de veri tabanı olarak çalışmaktadır. Tamamen sesli komutlarla iletişim kurar. Robot, gemiye bir kolla bağlanır, itici gücünü kullanarak etrafta uçar ve manevra yapar. Ayrıca astronotların verdiği komutlarla dönüş hareketi yapar ve komut vereni takip eder. CIMON’ın elinden her iş geliyor demek mümkündür.

ucan-beyin-simon-wright
“Captain Future” anime serisinde yer alan “Uçan Beyin” Prof. Simon Wright

CIMON’a Genel Bakış

CIMON, 32 cm çapında, 5 kg ağırlığında beyaz bir küre görünümündedir. Yüzünün ön tarafında LCD ekran yer almaktadır.  3D baskıyla yaratılan cihaz, metal ve plastik karışımıdır. Küçük hava jetlerini kullanarak havada asılı kalır, manevra yapmak için bu jetlerden 14 adet bulundurur.

Gözleri için 2 ön kamerası, yüz tanıma için 1 ek kamera, video için 2 yan kameraya sahiptir. Duyması için ses algılayan 7 adet, ses tanıma için çift yönlü bir mikrofonu vardır. Bir stereo kamera ve bir dizi ultrasonik sensör takımından oluşur.

Astronotların yüzlerini tanıyan yüksek çözünürlüklü kamerası da mevcuttur. CIMON‘ın toplamda 9 adet mikrofonu vardır. Sonuçta, seslerin kaynağını belirlemesine, konuşmaların algılamasına ve kaydedilmesine yardımcı olur.

CIMON’ın amacı, astronotların stres seviyesini azaltmaktır. Astronotların iş yükünü paylaşarak, bakım, onarım ve deney konularında uzayda sanal asistanlık yapması hedeflenmiştir. Uzayan görev listelerinin takibi için oldukça kullanışlı bir projedir.

Çalışma prensibi olarak hedefi sadece astronotları asiste etmektir. Misyonu, aldığı güncellemelerle salt asistanlık değil arkadaşlık da yapmaktır. Duygulardan anlayan, herhangi bir insan kadar hızlı tepki süresiyle eksikleri kapatılmaya halen daha çalışılan bir projeden fazlasıdır.

CIMON’ın Çalışma Prensibi

CIMON, astronotlardan komut alır, onlarda sohbet eder. Bunun için ise IBM tabanlı Watson konuşma tanıma ve sentez yazılımını kullanır. Öncelikle CIMON’ın uyanması gerekir. Bunun için komut almadan önce cihazı açmak gerekir. Açma işleminden sonra cihaz komutlarla anlaşmaya hazır hale gelir.

Sanal asistana bir prosedür sorulduğunda CIMON ekranında ekipmanı gösterir. Sonrasında görevi başlatmak için izin alır. İzin alma sonrası görevi, adım adım astronotla birlikte takip eder. Sanal asistan, fiziki olarak nesneleri aratır ve envanter sorgulaması yapar. Aynı zamanda nesnelerin fotoğrafını çekip gösterme komutu alabilir. Bu haliyle robot, çalışma prensibi olarak bir bilgisayardan farksızdır. Komut al-yap algoritması ile hareket eder.

CIMON-ve-astronot
CIMON ile Alexander Gerst

CIMON’ın yorum yapma yeteneği dahi vardır. Örneğin Alexander Gerst, en sevdiği müziği açmasını söylediğinde ” Ben de senin sevdiğin şarkıları seviyorum” demiştir. Bir keresinde de astronotu kibar olması konusunda uyarmıştır.

CIMON, astronotun ne sorduğunu anlamıyorsa, “Üzgünüm, ben sadece bir robotum. Bahsettiğin her şeyi bilmiyorum.” Duygusal algoritma olarak gelişime açıktır. Lakin yorum yaparken insanı anlamaya yönelik bir takım güncelleme eklemeleri almaktadır. Böylelikle yapay zekanın empati yapabilmesi amaçlanmıştır.

Bu şekilde sanal asistanlığın yanı sıra arkadaşlık misyonu da yüklenecektir. Haliyle, uzaydaki uzun görevlerinde yalnız kalan astronotlar için oldukça işlevsel bir çözüm olacaktır.

CIMON’ın Misyonu

CIMON, yükseltilmiş versiyonu CIMON-2 de astronotların duygularını anlamaya çalışıyor. Bu nedenle, robotun mimarlarından Matthias Biniok, tasarımın amaçlarından birinin de gerçek bir arkadaş yaratmak olduğunu ifade ediyor. Böylece robotun astronotun duygusuna odaklandığını, astronotların üzgün mü, mutlu mu anlamaya çalıştığını iddia ediyor.

CIMON’ın sesi ile ekranda beliren yüzü, farklı cinsiyetlere bürünüyor. Üstelik gözleri arada hareket ediyor ve konuşurken yüzünü tamamen kullanabiliyor. Bunun yanında bir astronot onunla konuşunca yüzünü ona çevirebiliyor, soruya yanıt olması açısından kafasını sallayabiliyor.

Böylelikle tepkiselliği ile göz dolduran robottan beklenti her geçen gün artıyor. İnsan tepkilerine yakın bir görselliğin peşinde olan mühendisler, her güncellemede bu hedefe daha çok yaklaşıyor.

Airbus ve DLR, sanal asistanın istasyonda dört astronotla çalışması için ESA ile bir sözleşme imzaladı bile. Bu görevde CIMON öncelikle testten geçecek. Sonrasında daha karışık görevlere katılacak. Böylece robot, ilk kez bilimsel prosedürlerin uygulanması ve belgelenmesinde etkin rol oynayacak.

Uçan bir küre olarak tasarlanan CIMON, görevdeki astronotların yakınlarında yüzüp komutları okuyacak. Böylelikle astronotlara gerçekleştirdikleri faaliyetlerde video, resim ve açıklamalar gösterip serbest el özgürlüğü sağlayacak. Bu göreviyle astronotlardan geri bildirim toplayıp süreci kusursuz hale getirmeye çalışacak. Robotun son sürümünde daha kusursuz bir modelle karşı karşıya olacağız.

CIMON’ın Tarihi

CIMON-1, projenin ilk versiyonudur. Üstelik 2016 Ağustos da üzerinde çalışılmaya başlanmıştı. 2018 de, ilk görevi için, SpaceX Falcon 9 roketi ile uzay istasyonuna gönderildi. Yapay zekânın ilk versiyonu, 2018 senesinde Alexander Gerst ile görev aldı.

Görevini tamamlayan sanal asistan, 27 Ağustos 2019’da uluslararası uzay istasyonundan ayrıldı ve Dünya’ya döndü. Şu aralar Alman müzelerinin birinde halka sergilenmektedir. Neticede iki saatlik pil ömrünün üst versiyonlarında iyileştirilmesi gerekiyordu. Bu versiyonun en problemli tarafı o zamanlar buydu.

CIMON-2, 2019 Aralık’ta SpaceX CRS-19 Mission göreviyle uzaya fırlatıldı. Bu seferki görevinde, kırk adet fare ile bir deneye katıldı. Sonuçta kasların düşük yer çekiminde nasıl değiştiğini gözlemledi. Fakat sürümün gelişen en belirgin özelliği, uzayan pil ömrüydü.

Bunun yanında ikinci nesil CIMON-2 ise astronotların duygusal durumlarına daha uyumlu bir ara yüze sahipti. Üstelik daha kısa tepki süresindeki başarı, Watson Tone Analyzer sayesindeydi. Ama ilk sürümde on saniyeye dek uzayan bir gecikme yaşanması istenmeyen bir durumdu.

Yazılımı geliştirerek reaksiyon süresini iki saniyeye indiren mühendislerin amacı, bu gecikmeleri tamamen ortadan kaldırmaktı. Pil ömrü sorunu halledilince, robotun tepki verme süresi üzerine çalışılmaya başlandı. Nihayetinde, üst versiyonda bizleri daha mükemmel bir CIMON beklemekteydi.

CIMON-3 Geliyor

CIMON, 2020 yılı şubat ayında, Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) astronotu Luca Parmitano’ya eşlik etti. Sonuçta bu sevimli suratlı robot, şu anda uzay istasyonunda uyuyor. Sanal asistanın en yakın görevi, Alman astronot Matthias Maurer’in ekim ayında SpaceX Crew-3 Dragon ile olacak. Bir başka deyişle robot, Avrupa Columbus modülünde görev alacak.

Bu süreçte CIMON-2 (Crew Interactive Mobile Companion) son yıllarda Avrupalı iki astronota eşlik etti. Bu yılın sonlarında daha karmaşık işler için aldığı yeni güncellemeleri ile görevine hazırlanıyor. Son görevi sonrası mühendisler bu yapay zekânın Dünya ile bağlantısını geliştirmek üzerine çalışmaya devam ediyor.

Ancak küre şeklinde sevimli bir yüze sahip olan bu yapay zekanın aldığı verilerin işlenmesi Dünya’da yapılıyor. Almanya’nın Frankfurt kentindeki bir IBM veri merkezi bu işi üstlenmiş durumda.

CIMON için çift taraflı bir veri akışının söz konusu. Temel amaç, bu akıştaki aksaklıkları gidermek. Çünkü CIMON’ dan gelen sinyaller, uydular ve yer istasyonları sayesinde veri merkezine iletilip ve işleniyor. Bu bağlantının sağlamlığı görevler için çok önemli.

Son olarak proje yöneticisi Till Eisenberg, Alman Havacılık ve Uzay Merkezi DLR ve Münih’teki LMU Üniversitesi ile Space.com’a bir demeç verdi. CIMON-3- Gelecekte CIMON’ı yer tabanlı veri merkezinde bağımsız hale getirmeyi planlayan ekip, Ay ve Mars’taki görevler için de bu yapay zekanın arkadaşlığından yararlanmayı planlıyor.

Nitekim CIMON’ın hesaplama gücünün yanında asıl konu, hesaplama verilerinin paylaşımında. Bu hizmeti yerde bağlantıya ihtiyaç duymadan CIMON-3 üzerinden işlemeye başlamak bugünkü hedefler içinde yer alıyor. Yer ile bağlantısı kesilip sadece modül içinde yer alan bir ağ veri paylaşımını hem ekonomik hem de daha hızlı bir hale getirecektir.

Uzay Teknolojileri Gelişiyor

Uzaya ilk yapay uydu Sputnik 1, 4 Ekim 1957’de yörüngeye oturtuldu. Sonrasında 16 Temmuz 1969’da Neil Armstrong, Edwin Aldrin ve Michael Collins adlı üç astronotun Ay’a yolculuk yaptı. İnsanoğlu her zaman uzaya karşı her zaman meraklıydı. 1608 senesinde ilk teleskobu, Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey icat etti.

1609’da ise Galileo teleskobu astronominin hizmetine sundu. bu insanoğlunun uzayla bağ kurması için muazzam bir adım oldu. Ama insanoğlu sadece gözlem ile kalmayacak, temas için uygun ekipman üretmek için harekete geçecekti. uzay araçları da tıpkı insanlar için tarihsel evrimden nasibini alacak ve gün be gün uzay hareketliliğimize yeni araçlar eklenecekti.

Tarihte Fen’in gelişimi bu uzay temasları ile paralellik gösterir. Nitekim ülkelerin bilimsel yarışları Ay’a temas ile görünürlük kazanır. Böylece bilimsel gelişmeler teknolojik gelişmelerin kapısını aralar. Oysa milletlerin top ve tüfekle kazandığı savaşların sıcaklığı ve yıkıcılığı soğumaya yüz tutmuşken bu sefer soğuk savaşlar başlayacaktı.

Sonuçta savaşları yönettiği sarayından bilimsel gelişmelere pencere açmak zorunda kalan monarşi, tarihte eski ve yeninin buluşmasının canlı bir örneğidir.

Eski ve Yeni

Zamanında Ay’a ilk çıkan astronot grubunu Windsor Sarayı’nda ağırlayan Edinburgh Dükü Philip’in bu karşılaşma sırasında çok heyecanlı ve gururlu olduğu söylenir. Ekiple hevesli bir sohbete giren Prens Philip, astronotlar hakkında merak ettiklerinin başında, Ay’da Dünya’ya baktıklarında hissettikleri konusu gelir.

Astronotların cevabı onu hayal kırıklığına uğratır çünkü astronotların, gerçekleştirmeleri beklenen prosedür listesinden hislerinin farkına varmaya vakitleri kalmamıştır. Oysa ki o vakitlerde CIMON olsaydı, prosedür listesindeki tikleri atmayı bu yapay zeka asistanına bırakırlardı.

Böylece ekip, görev sırasında manzaranın keyfine varıp hayatı sorgulamak için zaman bulabilirdi. Çünkü yapılan görevlerden çok, uzayı izleyenlerin asıl merak ettikleri konular, insanın uzayla kurduğu bağ ve bu bağın getirdiği hisler oluyor.

Teknoloji'den geri kalmamak için e-posta listemize abone olun!

Fen Eğitiminde doktora çalışmalarını sürdürürken kültür sanat dergilerinde öykü, deneme ve inceleme yazıyor. Fantastik edebiyat ve bilimkurguya bayılıyor. Fen ve teknoloji içerikleri üretmeyi seviyor. Fen, edebiyat, dans, görsel tasarım, müzik ve resim içinde geçen hayatının sınırlarını zorlamaya devam ediyor.