Bilim kurgu evreni ve teknoloji arasında gözle görülür nitelikte bir bağ vardır. Bu alanda yayınlanmış eserler, teknoloji için esin kaynağı olmuştur. Bilim kurgu, bugün henüz kullanımda olmayan bilim ve teknoloji ögelerini kullanarak yakın ya da uzak gelecekle ilgili öyküler, serüvenler oluşturulmasıdır. Bilim kurgu evreni ve teknoloji zaman içinde birbirinden esinlenmiştir ve her zaman fütüristik hayal gücü için sonsuz bir ortam oluşturmuştur. Teknoloji dünyasının esinlendiği bu hayal gücü bazı buluşları da beraberinde getirmiştir. Bundan daha birkaç yıl öncesine kadar romanlarda okuyunca şaşırdığımız, filmlerde ağzımız açık seyrettiğimiz teknolojik harikalar, artık günlük hayatımızın bir parçasına dönüşmüştür.
İçindekiler
Cep Telefonu, Star Trek (1966)
Cep telefonları, günümüzün en önemli iletişim kaynağıdır. İçindeki radyo sinyalleri ile çağrı yapabilen ve çağrı alabilen taşınabilir iletişim cihazıdır. Bu çağrı işlemlerini operatörlerin sunduğu hücresel ağ sistemine bağlanarak yapmaktadır. İlk cep telefonu 1973 yılında Martin Cooper tarafından yapılmıştır. O zamanlar Motorola firmasında çalışan ünlü mühendis, söylentilere göre iş yerinde moladayken Kaptan Kirk’ün Communicator’ını görmüştür. Hızla çalışmalara başlayan Cooper ve ekibi, 90 gün içinde ilk cep telefonu prototipini çıkarmıştır. Bu cep telefonu günümüzde Motorola DynaTAC olarak bilinmektedir.
On yıl sonra, 1983’te, Motorola’nın cep telefonları piyasaya sürülmüştür. Cihazlar büyük, ağır ve pahalıdır, ancak Motorola birkaç yıl boyunca kendini geliştirmeye devam etmiştir. Şirketin 1989’da piyasaya sürülen ilk flip telefonu “Star Trek” cihazına benzetilmiştir.
Bilim kurgu evreninde cep telefonu figürü 1966 yılında ilk olarak Star Trek serisinde görülmektedir. Cep telefonu tabiri o zamanlarda sözlükte bulunmadığı için bu kullanılan alet, ‘Communicator’ yani ‘İletişimci’ olarak anılmaktadır. İkonik karakter Kaptan Kirk ve onunla beraber ünlenen Communicator, teknoloji dünyasında büyük bir yeniliğe fırsat vermiştir.
Son yıllarda, The Wand Company adlı tasarım şirketi, Communicator’ın modern bir kopyasını yaratmıştır. 2015 yılında piyasaya sürülen cihaz alüminyumdan yapılmıştır ve kablosuz şarj için manyetik bir stand içermektedir. Ayrıca Bluetooth işlevselliğine sahiptir ve “Star Trek” bölümlerinden bazı ses kayıtlarını saklamaktadır.
3D Hologram, Star Wars (1977)
Hologram kelimesi yapı bakımından Yunanca sözcüklerin birleşiminden oluşmaktadır. Holo, ‘tam görüntü’ ve gram ise ‘yazılı’ demektir. Hologram lazer ışık dalgalarının karışımı ile oluşan üç boyutlu kayıttır.
3D hologramlar yıllardır bilim kurgu eserlerinde yer almaktadır. Star Wars filminden fütüristik hologramlara benzeyen bir hologram masası üretmek, filmi izlerken kimilerine hayal olarak gelmiştir. Prenses Leia, 1977 “Yıldız Savaşları” filminde holografik bir mesaj kullanarak Luke Skywalker’ın yardımını istemiştir. O sahneden bu yana, bilim adamları bu teknolojiyi gerçeğe dönüştürmek için çalışmışlardır.
Avustralyalı bir şirket olan Euclideon, dünyanın ilk çok kullanıcılı hologram masasını yaptığını söylemiştir. Yapılan hologram masasında, hareket izleme gözlüklerini kullanarak aynı anda dört kişi hologramla etkileşime girebilmektedir. Euclideon’un icadı bazı şüpheciliklerle karşılanmış olsa da, New Atlas Kasım 2018’de şirketin hologram teknolojisini piyasaya kesin olarak sürdüğü bildirilmiştir.
Star Wars filminden ilham alınarak icat edilen bu buluş, günümüzün teknolojik imkanlarıyla geliştirilmiştir. Güvenlik sistemlerinde kullanılan hologram, çalıntı belge kavramını ortadan tamamen kaldırmayı hedefliyor.
Dijital Reklam Panosu, Blade Runner (1982)
Reklam panoları markaların kendilerini tanıtmak için kullandığı bir yöntemdir. Şehir hayatı içine yerleştirilmiş olan reklam panoları sık sık karşımıza çıkmaktadır. Önceleri bu panolar baskı mantığı ile çalışıyordu ve kağıda basılan duyuru, panoya fırçalarla yapıştırılıyordu. Günümüz teknolojisiyle bu yöntem güncellenmiştir. Dijital reklamcılık başlamıştır.
Alışveriş merkezlerinde, genellikle kalabalığın olduğu caddelerde bulunabilen bu reklam panoları, istenilen görselin yüklenmesi ile çalışmaktadır. Bir taşınabilir bellek vasıtası ile içine yüklenen video, resim gibi seçenekleri sorunsuz bir şekilde çalıştıran ve kaliteli bir şekilde sunan dijital reklam panoları, reklam dünyasının en revaçta olan ürünlerindendir. Bu ürünler, minimal boyutlarda olmaları sebebi ile iç mekanlarda da rahatça kullanılabilirler. Bildiğimiz üzere bazı ünlü şehirlerin billboard caddesi bile vardır ve yüzlerce turisti kendine çekmektedir. Bu teknolojinin kaynağı da ünlü bilim kurgu filmi Blade Runner’dır.
Yönetmen Ridley Scott, Blade Runner filminde, Los Angeles’ın manzara resmini sunmaktadır. Gökdelenleri tararken binalardan birinde devasa, neredeyse sinematik bir pano görünür. Teknoloji öncesi bu konsept , DOOH firmasının CEO’su Andrew Phipps Newman’ın hayal gücünü tetiklemiştir. Digital Out Of Home (DOOH) yani ev dışı medya anlamına gelen isme sahip bu firma, dijital reklam panolarını kullanarak canlı, dinamik reklamlar sunmaya kendini adamıştır. Bu yolda çalışmalar yapan ünlü firma alanında başarıyı yakalamıştır.
Görüntülü Konuşma, Metropolis (1927)
Görüntülü konuşma yöntemi iki kişi arasında görsel bir iletişim türüdür. Dünyada bilgisayar sahibi ve internet bağlantılarına erişimi olan kişilerin birbiriyle video görüşmesi yapmasını sağlayan Skype, bu türün en popüler örneklerinden biridir. Bu program, bilgisayarınızı, telefonunuzu ve web tarayıcınızı başkalarıyla iletişim kurmak için kullanmanızı sağlayan bir yazılım programıdır.
Görüntülü konuşmanın eski referanslardan biri olan 1927 filmi Metropolis, duvara monte edilmiş bir analog videofon göstermiştir.
Metropolis’teki bir karakter, arama yapmadan önce doğru frekansı bulmak için dört farklı kadrana güvenmektedir. Konuşan kişiler arasındaki görsel iletişim sadece tek taraflıdır. Videofona sahip olmayan, yalnızca frekans ahizesine sahip olan karşı tarafı görememektedir. Bu sebeple bu film kimilerince görüntülü konuşmanın kaynağı olarak görülmemektedir. Video görüşmelerinin tasvirleri zaman içinde filmlerde gittikçe daha karmaşık hale gelmiştir. Örneğin, 1968 filmi, 2001: A Space Odyssey’de, büyük bir telefon ünitesine bağlı bir tip defterine numara girilerek video görüşmeleri yapılmıştır.
Bu ünlü bilim kurgu filmde Metropolis’e göre daha kapsamlı bir görüntülü konuşma cizahı kullanılmıştır. Bu cihaz karşılıklı görüşme tekniğine sahiptir.
Zaman ve teknoloji ilerledikçe birçok filmde karşımıza bu tür cihazlar çıkmaktadır. Resmi icadından önce yapılan ve en güncel film olan Back To The Future serisinin ikinci filminde de karşımıza çıkmaktadır. 1989 yapımı bu filmde gelecekteki Marty Mcfly ile Dougles Jr’ın görüntülü konuştuğunu görmekteyiz.
Bir de uçan kaykayı bekliyoruz yıllardır..
Bilgilendirme için teşekkürler. İçerik gayet anlaşılır.