İnsanlığın Ay’a adım atmasının üstünden yaklaşık yarım yüzyıl geçti. O günden itibaren birçok şirket ve ülke bize bu kadar yakın olan Ay’a hem bilimsel hem de ticari bir gözle bakıyor. Birçoğu bu doğrultuda Ay yüzeyine kalıcı üs inşa etmek niyetinde. 1969 senesinde Ay’a adım atılarak gerçekleşen o tarihi andan sonra birçok teknolojik yenilik yaşandı. Peki geldiğimiz nokta Ay’a bir üs inşa etmek için yeterli mi?
Tarihsel olarak baktığımızda Ay’a olan ilgi uzun yıllardır devam ediyor. 1961 senesinde ABD başkanı John F. Kennedy, bir adamı Ay’a indirip onu güvenli bir şekilde Dünya’ya döndürme görevini üstleneceğini duyurmuştu. Kennedy bunu yapacak kadar yaşayamamış olsa da astronotlar 1969’da Ay’a inmeyi başardı. Ve başarılı olan bu görevin akabinde 1970 senesinde Ay’a bir üs inşa etme fikri insanlarda heyecan yaratmaya başladı.
İçindekiler
Ay Yüzeyinin Koşulları ve Gerekli Teknolojiler
Ay’ın yüzeyindeki koşullar oldukça zorludur. 28 günlük dönüş süresi olan Ay’ın yüzeyinde herhangi bir nokta iki hafta ışık almasının ardından iki haftayı karanlıkta geçirir. Tabi ki bu durum var olan onlarca engelden sadece biri diyebiliriz.
Atmosfer ve Yerçekimi Sorunları
Ay, Güneş’ten gelen ısıyı dağıtacak bir atmosfere sahip değildir. Bu yüzden gün boyunca sıcaklıklar 130 ° C ile -245 ° C arasında değişir. Atmosferin yokluğu zararlı kozmik radyasyonların da yüzeye ulaşmasına neden olur. Bu da inşa edilecek üssün radyasyona özel duvarlara sahip olması gerektiği anlamına geliyor. Bu duvarlar ayrıca içerdeki ve dışardaki basınç farklılıklarına ek olarak yüksek hızla yüzeye çarpan kaya ve tozlara karşı dayanıklı olmalıdır.
Bunlar dışında Ay’da var olacak bir üssün solunabilir havayı güvenilir ve düzenli bir şekilde muhafaza etmesi gerekecektir. Bu da oksijenin sağlanması ve oluşan karbondioksitin uzaklaştırılması anlamına geliyor.
Ay ile ilgili çözülmesi gereken başka bir sorun ise düşük yerçekimi. Dünya’nınkinin sadece altıda biri olan yerçekimi zamanla kas ve kemik kaybı gibi sorunlara sebep olabilir. Ay’da oluşturulacak bir kalıcı yerleşim yerinin bunun da düşünüldüğü şartlarda yapılması gerekmektedir.
Sağlık ve Güvenlik
Gelecekte kurulacak herhangi bir ay üssü için en önemli konulardan birisi sağlık ve güvenliktir. Ulaşımın sınırlı olduğu Antarktika bölgesini düşünelim. Antarktika bölgesinde yaz aylarında tıbbi destek sınırlıyken kış aylarında ise neredeyse hiç bulunmuyor. Bu yüzden ulaşılamayan bu bölgede hastaları iyileştirmek oldukça zor bir hal alıyor. Ay’da bu durumdan daha da zor koşullar olacağı kesindir. Bu yüzden kurulacak bir Ay üssü, tıbbi ekipman ve personel ile birlikte tıbbi olarak kendi kendine yetecek düzeyde olmalıdır.
Beslenme İhtiyacı
Uzay’da bir üs kurulduğu takdirde beslenme büyük ölçüde bitki temelli olacaktır. Bilgisayar modellerinde yapılan deneyler Ay’ın yüzeyinde domates ve buğday gibi bitkileri yetiştirmenin teorik olarak mümkün olduğunu gösteriyor. Et vb. diğer yiyeceklerin ise düzenli olarak tedarik edilmesi gerekecek.
Ay yüzeyinde bitki yetiştirmek teorik olarak mümkün olsa da, bitkiler için toksik olabilen krom ve alüminyum gibi bazı metaller de Ay yüzeyinde yüksek seviyelerde bulunmakta. Bu sorun yapay güneş ışığı sağlayan LED kaynaklarla çözülebilir. Topraktan ziyade suda bitki yetiştirme yöntemleriyle daha sağlıklı ve toksik olmayan bitkiler yetiştirmek mümkün kılınabilir.
Enerji ve Güç Kaynakları
Ay üssünde; ısınmadan araştırmalar için gerçekleştirilecek çalışmalara kadar her şey için büyük miktarda enerji gerekecektir. Bu sorun için öne sürülen çözümlerden biri güneş panelleri kullanmaktır. Fakat Ay’ın herhangi bir noktasının iki hafta aydınlıktan sonra iki hafta karanlıkta kaldığını söylemiştik. Bu yüzden güneş panellerinin konumu, yeterli çalışmaları açısından oldukça önem arz ediyor. Bilim insanları bu durumu, iki haftalık güneş enerjisi depoladıktan sonra iki haftalık karanlık süreçte, bu depolanan enerjiyi kullanarak çözebileceklerini düşünüyor.
Düşünülen başka bir çözüm önerisi olan nükleer reaktörler güneş panellerine göre daha güvenilir bir çözüm sunuyor. Fakat burada da karşımıza farklı bir engel çıkıyor: en küçük nükleer reaktörler bile birkaç ton ağırlığında. Uzay görevlerinde ağırlığın ne kadar önemli olduğunu ve bir kilogramı yollamanın bile binlerce dolara karşılık geldiğini düşünecek olursak, her ne kadar işe yarayabilecek olsa da, nükleer reaktörleri Ay’a taşımak bir servete mâl olacaktır.
Düşünülen bunlar ve benzeri bütün alternatif güç kaynaklarının avantaj ve dezavantajları bulunuyor. Bu yüzden Ay’da bir üs kuracak teknolojiye sahip olsak da hiçbir imkan, riskleri tamamen ortadan kaldırmıyor diyebiliriz. Fakat yine de riskleri hafifletme ve Ay’da bir üs kurma hedefi için araştırmalar ve deneyler devam ediyor.
Ay’a Üs İnşa Etmek İnsanlığa Nasıl Bir Fayda Sağlayacak?
Ay’ın konumu Güneş Sistemi’nin çok daha ötesindeki alanlar ile ilgili bilgimizi genişletebilir. Uzaktaki kozmosa bakmak için Ay yüzeyine teleskoplar inşa etme fikri uzun zamandır gündemde olan bir konu. Ay bilimsel açıdan da oldukça ilginç çalışma alanları içermektedir. Ayrıca düşük yerçekimi ortamında yaşamayı öğrenmek için de Ay mükemmeldir.
Ay’a gitmek, uzayın uzun vadeli keşfini düşündüğümüzde çok daha kısa vadeli ve ucuz bir hedeftir. Fakat Ay’a üs inşa etmek, daha iddialı gezegenleri keşfetmek için büyük bir basamak olacaktır. İnsanlığın Ay ile kurduğu fiziksel bağlantı da mevcut olduğu için yakın gelecekte denenmiş ve onaylanmış teknolojiler kullanılarak Ay’da yaşamın süreceği bir üs kurulabilir.