Okyanustan sıfır karbonlu bir gelecek yaratmak için araştırmacılar yoğun bir şekilde çalışıyor. Araştırmacıların amacı; gezegeni karbondan arındırmak, habitatları restore etmek ve insanların daha sağlıklı yaşamlar sürmesini mümkün kılmak. Ormanlar uzun zamandır iklim değişikliğine karşı savaşta en iyi doğal savunma olarak kabul edilirken araştırmacılar deniz yosununun atmosferdeki karbonu azaltacak en etkili doğal yol olduğunu keşfettiler. Ağaç dikiminden farklı olarak, deniz yosunları tatlı su veya gübre gerektirmez ayrıca ağaçlardan çok daha hızlı büyür.
Deniz yosunu; karbon emisyonunu azaltarak, deniz ekosistemlerini yenileyerek, deniz proteini üreterek ayrıca biyoyakıt ve yenilenebilir plastikler oluşturarak iklim değişikliğiyle mücadelede büyük bir rol oynayabilir. Yakın zamana kadar Asya’da gıda için ağırlıklı olarak deniz yosunu yetiştiriliyordu. Çin, dünyanın en büyük deniz yosunu üreticisiydi ve bu küresel hacmin %60’ını oluşturuyordu. Ancak son on yılda küresel deniz yosunu üretimi 2019 senesinde tahmini 59.61 milyar dolar değeriyle ikiye katlandı . Böylece sadece bir gıda kaynağı olarak tüketilen deniz yosunu, karbon tutma seçeneği sayesinde çiftçilerin, araştırmacıların ve liderlerin dikkatini çekmeyi başardı.
Okyanuslardan çıkan deniz yosunu, 2014 yılından bu yana iklim değişikliğinde bir çözüm yaratmak adına oldukça ilgi görmekte. Geçtiğimiz altı yıl boyunca, bir iklim değişikliği çözümü olarak deniz yosunları hakkında birçok makale yayınlandı ve dünya çapında çeşitli deniz yosunu yetiştirme projeleri ortaya çıktı. Şu anda Suudi Arabistan’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar birçok deniz yosunu çiftçileri ve araştırmacılar; deniz yosunundan sığır yemi, biyoyakıt ve biyoplastiklerle deneyler yapıyor. Henüz emekleme aşamasında olan çalışmalar oldukça umut vadedici.
Bir protein kaynağı olarak deniz yosunu, önümüzdeki yıllarda çevre dostu ve besin değeri yüksek bir gıda kaynağı olabilir. Araştırmacıların söylediğine göre 180.000 kilometre karelik bir deniz yosunu çiftliği tüm dünya için yeterli proteini sağlayabilir. Çevreye zarar vermeyecek şekilde dünya nüfusunun 2050 yılına kadar nasıl besleneceğine baktığımızda, tek yol deniz yosunu üretmek gibi görünüyor.
Okyanustan Sıfır Karbonlu Bir Gelecek Yaratmaktaki Zorluklar
Deniz yosununun küresel olarak iklim değişikliğiyle mücadele için bir karbon dengeleme stratejisi olarak nasıl kullanılacağına dair bazı sorular mevcut. Eğer yosunların karbondioksit tutmasından elde edilen kazançlar doğru kullanılmazsa istenilen sonuç tersine çevrilebilir. Deniz yosunu, hasat edilmeden karbon absorbe etmek amacıyla yetiştirilirse, çürür ve yakaladığı karbondioksiti atmosfere geri verir.
Araştırmacılar bu konuda iki olasılık olduğunu söylüyorlar. Deniz yosununu derin denize batırmak veya onu gıdalardan biyoyakıta kadar çeşitli ürünler için kullanmak. Ancak bu seçenekler tabi ki söylendiği kadar basit değil. Deniz yosunu batırmak için kullanılan teknolojinin maliyeti pek uygun değil ve bu yosunların taşınması, kurutulması ve gıda, biyoyakıt ve biyoplastiklere dönüştürülmesi süreci karbondioksit yaymakta.
Bir başka temel zorluk ise verimli üretim elde etmektir. Denizdeki operasyonu hızlandırmak için teknik yenilikler ve yeterlilikler gerekmekte. Şu an deniz yosunu için kullanılan çok az tohum seçimi bulunuyor ve verimi arttırmak için tohum seçimleri de arttırılmalıdır. Hasat mevsiminin uzatılması da daha geniş türlerde deniz yosunları üretebilmek için bir zorunluluk.
Şirketler Yatırım Bekliyor
Yine de deniz yosunu yetiştiriciliğinin ölçeklendirilmesi zor bir teknoloji gerektirmiyor. Hükümetlerin, şirketlerin ve tüketicilerin bu endüstrinin gelişmesine yardım etmesi gerekiyor. Şu an Batı dünyasında hükümet bu konu üzerinde büyük yatırımlar yapmış olmasa da Running Tide isimli bir şirket istediği yatırımı buldu ve bu konudaki büyük çalışmalarına başladı. Şirketin yaklaşımı da deniz yosununun atmosferdeki fazla karbonla başa çıkmanın kalıcı bir yol olduğu yönünde.
Ağaçlar gibi deniz yosunları da büyürken havadan karbon emiyor. Fakat karadaki ormanlar çeşitli sebeplerle kaybolabilirken, okyanusun dibine batan deniz yosunları yüzyıllarca orada kalabilir. Primary Ocean isimli bir şirket de deniz yosunu yetiştirme altyapısı üzerine Kaliforniya açıklarındaki suları test ediyor. Birçok şirket şu anda deniz yosunları konusu üzerine eğilmiş durumda. Ve yakın gelecekte dünyamızın iklim değişikliği konusunda daha kötü bir hal almasını istemiyorsak bunun gibi alternatif çözümler üreterek gelişmelerini desteklemeliyiz.
